21.Yüzyılda bir Eğitim Felsefesi oluşturmak, bilgi çağının üreten neslini yetiştirmek isteyen toplumlar, “öğretmenin” önemini kavrayarak kendi eğitim “education-(dik tutma, geliştirme)” çalıştaylarında “öğretmende kalite” sorununa çözüm bulma arayışlarına girişmişlerdir. Ülkemizde de Milli Eğitim Şurasının 19. Genel Kurulunda üzerinde durulan önemli hususlardan biri, “Öğretmenlerin Niteliği”ydi. Sayın Cumhurbaşkanımız da açılış konuşmasında buna vurgu yaparak; “Öğretmen ve eğitim yöneticilerinin niteliği, en önemli konu başlıklarından biri; çünkü istediğiniz kadar müfredatı kaliteli yapın, nitelikli öğretmen olmazsa verim alınmaz” demişti.
29-31 Ocak 2015 tarihlerinde yapılan XIV. Geleneksel Eğitim Sempozyumu , Ecnaıs Viyana Konferanslarında da tartışılan;
gibi konuların ele alındığı çalıştayları KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi işbirliğiyle en kısa zamanda gerçekleştirmeli ve alınan kararları Akçaabat’ımız için ivedilikle hayata geçirmemiz gerekmektedir.
Nesilleri geleceğe hazırlayan ve toplumun geleceğini inşa etmede en önemli unsur olan insan kaynağını yetiştiren yönetici ve öğretmenlerin “kalite sorunu” gerçekte de en önemli sorunlarımızın başında yer alıyor. Bu sorunun öneminin devletimizin tepe noktasında kabul ve ikrar edilmesi çok önemli ve sağlıklı sonuç almanın da gerekli şartlarından. Çünkü ülkemizde bir işin gerekliliğine üst yönetimlerce karar verilmezse, o işi yapıp sonucu ulaştırmak mümkün olmamaktadır. Bu açıdan Sayın Cumhurbaşkanımızın konuya sahip çıkması, “doğru sonuç”a ulaştıracak çalışmaları tetikleyecektir.
Şura’da tavsiye kararına dönüşen halen görevde olan öğretmenler için “mesleki gelişim programları” düzenleyecek bu programlar için “öğretim materyalleri” hazırlayacak ve “AR- Ge” faaliyetleri yapacak “Milli Eğitim Akademisi” kurulması önerisi, geç kalınmış bir ihtiyaca işaret ediyor. Eğer doğru dürüst kurulur ve işlerliği siyasi mülahazalarla boğulmazsa bu akademi, sayıları 800.000’i bulan eğitim kadromuzun gerekli donanıma kavuşturulması için önemli ve etkin çalışmalar yapabilir.
Öğretmen adaylarının niteliği ve seçimi kapsamında, YGS ve LYS sıralamasında öğretmenlik mesleğini ilk beşte tercih edenlere “ lisans” öğrenimleri sürecinde akademik başarılarını sürdürmeleri kaydıyla burs ve barınma desteği sağlanması önerisi, öğretmenlik mesleğinin seçilmesinde çekicilik oluşturacaktır. Eğer bu “mesleğe atanma garantisi”yle de desteklenirse daha olumlu sonuçlar vereceği kanaatindeyim.
Yine üzerinde asıl durulması gereken hususlardan bir tanesi de “ öğretmen adaylarının öğretmen yetiştiren fakültelere ve öğretmenlik mesleğine seçimiyle” ilgili nasıl bir mekanizmanın kurulması gerektiğidir. Çünkü, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ ın Şura’nın açılışında söylediği“ istediğiniz kadar müfredatı kaliteli yapın, nitelikli öğretmen olmazsa verim alınmaz ” tespiti , aslında meselenin can damarını teşkil ediyor. Bu yüzden daha baştan işi sıkı tutmak ve mekanizmayı , öğretmenlik mesleğine aday adaylığı esnasında başlatmak gerekiyor. Bu kapsamda, “nitelikli öğretmen aday adayları”nın tespit edilmesiyle ilgili olarak:
Öğretmen yetiştiren fakülteler, okullarla sürekli iletişim ve işbirliği içinde olmalı ve daha ortaokuldan itibaren, gerek psikolojik yönden gerek insanlara yaklaşım , üslup, ikna, öğretme kabiliyeti ve sair özellikler bakımından öğrenciler arasında inceleme araştırma yapıp, kaliteli öğretmen olabilecek öğrenciler dikkatle takip edilmeli, okullarda bu öğrencileri öğretmenlik mesleğine yönlendirmelidirler.
Üniversite giriş sınavlarında en yüksek puanla öğrenci alanlar öğretmen yetiştiren fakülteler olmalı, öğretmen adayları en zayıflar arasından değil, en bilgili ve zekiler arasından seçilmelidir. Hatta sırf öğretmen yetiştiren okullar için genel bilgi sınavına ilaveten bir de “kişilik, hitabet, üslup vb. türden kaliteli eğitici ve öğretici olabilme vasıflarını taşıyıp taşımadığına dair yüz yüze yapılacak bir ön denetim\ sınav” da olmalı. Bu sınavlar eğitim uzmanlarınca yapılmalı dış müdahalelere asla fırsat verilmemelidir. Bu yüz yüze sınavı geçenler öğretmen yetiştiren fakültelere öğrenci olarak kaydedilmeli geçemeyenler puanlarını ve tercihlerine göre başka bir fakülteye yerleştirilmeli, öğretmen yetiştiren fakültelerde adaylar “en iyi eğitici, en bilgili öğretici” ilkesi esas alınarak yetiştirilmelidir. Şura da da önerildiği üzere tedbirlere rağmen eğitim esnasında öğretmenlik mesleğine akademik, sosyal, psikolojik açıdan uygun olmayanların varlığı tespit edilirse, bu öğrencilere başka fakültelere geçiş imkanı verilmelidir.
Mezuniyetten sonra ise “en yüksek maaşı” öğretmenler almalı . hatta her öğretmen için görev yaptığı bölgenin hayat standartları göz önünde bulundurularak , maaşına ilaveten “sosyal ve fiziki çevre ödeneği” tahsis edilmeli, öğretmen yetiştiren okulları tercih etmek, zeki, bilgili ve nitelikli öğrenciler için cazip hale getirilmelidir. Böylece öğretmenin, mesleğini sürdürürken başka işler yapmak zorunda kalmaması için tatmin edici bir ücret ile meslekte tutulması sağlanmalı, ikinci bir iş yapmaları zorunluluk olmaktan çıkarılmalıdır. Ancak bu ücretlendirme performans ilkeleri gözetilerek yapılmalı okul müdürleri ve öğretmenler için uygulanmalıdır. Öğretmenlerde yöneticiler gibi sınavlara alınmalıdır. Bu sınavların ilki atama sonrasındaki adaylık eğitiminin sonunda yapılmalı, bir yıllık süre sonunda öğretmen adayının akademik benlik yapısının yanında algılama gücü, yabancı dil bilgisi, muhakeme ve ifade gücünü ölçen değerlendirme gerçekleştirilmelidir. Aday öğretmenlik sonrası öğretmenler her beş yılda bir sınava alınmalı mutlaka yüksek lisans yaptırılmalıdır. Eğitim yönetici ve öğretmenlerinden, sürekli olarak kendini yenilemesi beklenmeli başarısız olan öğretmenler yazın en az bir aylık hizmet içi eğitime alınmalı bu eğitim zorunlu olmalı, bu hususta başarı alt sınırı çok yükseklerde olmalı ve sıkı denetime tabi tutulmalıdır. Tüm bu çalışmalar sonunda başarısız olduğu uzmanlarca tespit edilen ve hizmet yılı dolmuş öğretmenler emekli edilmelidir. Süresi dolmayanlar için süreç yenilenmelidir. Bu eğitimlerin akabinde yapılacak “mesleki yeterlilik sınavıyla” öğretmenlik mesleğini sürdürüp sürdürmeyeceğine karar verilmelidir. Eleme, istenen nitelikleri haiz olanların ek donatım kazandırılarak meslekte tutulması, yetersiz olanların ise başka memuriyetlere atanması için önemli veri kaynağı olarak kullanılmalıdır.
Süreç odaklı olarak ; okul müdürleri ve öğretmenler, okullarda yapılan eğitim ve öğretim faaliyetlerinde milli eğitim sistemimizin belirlediği genel ve özel amaçlara ulaşabilmek için yerinde zamanında ve bilimsel gerçeklere uygun yapılacak denetim ve rehberliğe tabi tutulmalıdır. Bu denetim eğitim müfettişleri yanında eğitimden dolaylı ve doğrudan etkilenen kişi ve kurumlarca oluşturulacak komisyonlar eliyle de gerçekleştirilebilir böylece tüm sosyal tabanların eğitimle ilişkisi ve okullarımıza katkısı sağlanabilir.
Üniversite öğretim görevlilerinde olduğu gibi, öğretmenler için de “dereceli unvanlar" olmalı; öğretmenler bir nevi akademik unvan almalıdırlar. Bu unvanların verilmesinde yetiştirdiği öğrencilerin ulusal ölçekteki sınavlardan aldığı başarılar ve yerleştiği fakülteler ile oralarda gösterdikleri başarılar, katıldığı meslek içi eğitim programları ve buralarda elde ettiği başarıları, takip ettiği yayınlar ve bu yayınlara katkıları, sosyal etkinliklere katılma oranı ve gösterdiği başarıları, ürettiği çalışmaları, lisansüstü eğitim, yer aldığı bilimsel ve sosyal projeler, öğrenci-veli geri bildirimleri vb. durumlar dikkate alınabilir. Eğitim yöneticileri de bu kriterler göz önünde bulundurularak seçilebilir ,eğitim dışı güçlerin müdahaleleri böylece engellenebilir.
Eğitim kurumları yüzlerce yıl ayakta kalmak ve başarılı olmak istiyorsa birinci sınıf ve gösterişli inşaat malzemeleri kullanarak süslü püslü bir okul yapmak yerine öncelikle istekli ,yaratıcı, iyi “klavuz” olabilecek öğretmenlerden oluşan bir kadro kurmalıdırlar. Yapılan işin kalitesini sürdürmek ve hatta artırmak için araç gereçlerden ziyade yüksek başarılı ve istekli yönetici ve öğretmenlere ihtiyaç bulunmaktadır. Gerisi teferruattır ve nasılsa bir şekilde halledilir. Ancak uyumlu, başarılı, kaliteli bir öğretmen kadrosu da kolay kolay oluşturulamaz.
Ali BALTA
AKİK Başkanı