Sebat Haber | 'Haber Sizsiniz'

Bir Savaş Metaforu; Ukrayna ya da İnsanlığın Gözyaşlarında Barışı Aramak

"Akıl vicdanlı olmayınca, fikir de kanatsız kuş gibi uçmaya çalıştıkça, düşer de hala uçuyorum zannedermiş." Bebekleriyle birlikte kırk milyon faşist Ukraynalı iyi kalpli Ruslara tam biyolojik bomba atmaya hazırlanıyordu ki, insani bir müdahaleye uğradılar.

Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerilimlerin tarihçesi aslında Orta Çağa’a kadar gidiyor. Kriz dolu ancak ortak geçmiş nedeniyle Putin iki ülkeyi sık sık “tek halk” olarak nitelendiriyor.
1991 yılında Sovyet Birliği ardından Rusya, Ukrayna ve Belarus Bağımsız Devletler Topluluğu’nu kurdu. Rusya’nın bu birlik ile amacı hem nufüzunu devam ettirmek hem de ucuz doğal gaz arzı yoluyla ülkeleri yeniden kendisine bağlayabilmekti. Fakat Belarus, Moskova ile yakın bir ittifak kurarken, Ukrayna yönünü giderek Batı’ya doğru çevirdi.İki ülke arasında “soğuk” ilişki 2014 yılında kritik eşiğe geldi. Ukrayna’da yaşanan otorite boşluğundan yararlanan Rusya Mart 2014’te Kırım’ı ilhak etti. Ukrayna’nın doğusundaki, Rusya sınırındaki Donetsk’te de Rusya’dan destek alan Rus yanlısı ayrılıkçılarla Ukrayna ordusu arasında da çatışmalar yaşandı. Konumu Avrupa ile Rusya arasında olan Ukrayna’da yaşayan vatandaşlar da Rus ve Batı yanlıları olarak kutuplara bölündü.
Ruslar Ukrayna’yı artık ayırım gözetmeden yakıp yıkıyor. İlk günlerdeki, biraz da hızlı bir zafer beklentisiyle nispeten sınırlı görünen yıkım, sitemli imhaya dönüştü. Ukrayna halkının direniş kavgası ve Rusyanın uyguladığı yıkım sarmalı. Rusların termobarik bombaları devreye sokmaları hiç arzu edilmemekle birlikte direniş uzadıkca her türlü mantıklı müdahaleyi geride bırakıp sistemli yıkıma ağırlık verdikleri görülmekte.Esasen askeri uzmanlardan öğrendiğimiz Rusların planlarına göre (bu tür bütün planlar alternatiflidir), ülkeyi kısa sürede teslim alamadıkları taktirde, bütün altyapıyı, tesisleri, fabrikaları, hastaneleri, okulları, hatta konutları mahvedip ülkeyi yaşanmaz hale getirmektir. Ukrayna kentleri Rakka’ya, Halep’e benzemeye başladı. Ruslarda savaş uzadıkca Amerika’nın Irak ve Suriye’de ve hatta Vietnam’da yaptığını tekrarlıyorlar. Rusya geri adım atamaz, zaten istemiyor ama istese bile, bu, askeri ve siyasi fiyaskosunu itiraf etmek olur. Dünyada zaten azalan itibarı sadece aklı bulanık marjinal gruplarla sınırlı kalır. Buna karşı, daha fazla yakıp yıkarak Kiev’i ve Odesa’yı almaya girişirse, bu kez vahşetten dolayı –şayet kalmışsa- son itibarı da yok olur. Bu kentleri düşürmeye çalışacak, en azından  bir süre deneyecektir. Başarılı olur olmaz, ayrı şey ama her iki durumda da herkes için çok ağır bir fatura çıkar. Kremlin’de "Ukraynada bu katliamı yapmayacaktık" diyen bir avuç bürokrat ve itiraz eden, şuuru açık ve  vicdan sahibi her Rus vatandaşını hapse atmak da  Putin'i kurtarmayacaktır.
Bu arada tüm görüşmelerin, diplomatik konferansların da bir  oyalamadan ibaret olduğu iyice anlaşıldı. Rusya artık durmayacak,duramaz.Batı ülkelerinin de zaten savaşa doğrudan girmeyeceği anlaşılmış oldu. Ancak öte yanda tamamen birleşen, yediden yetmişe istilacıya karşı ayağa kalkan  bir ulus var. Ruslar ancak büyük yıkım sayesinde askeri başarı elde edebilir ancak bu bir başarı olmayacak aksine  ekonomik, siyasi ve askerî yaptırımlarla elde ettiklerini zannettikleri kazanımlar burunlarından gelecektir. Rusya duracak olsaydı bu kadar büyük yıkıma girişmezdi. Yine askeri uzmanların görüşlerinden anlıyoruz ki, Ruslar doğru dürüst konvansiyonel savaş da yapamıyor. İkinci Dünya Savaşı tipi motorlu demir yığınlarıyla ilerlemeye çalışıyorlar. Beceriksizliğini sınırsız barbarlıkla telafi etmeye çalışıyorlar. Ölü sayıları binlerden on binlere tırmanmaya başladı. Keza, Rusya’nın her köyünde, sokağında bir evladı, kocayı veya babayı kaybedenler çoğaldıkça Putin hayranlığı devam edecek mi? Psikolojik savaşın ve kara propagandanın da bir sınırı var.
Ülkemizde askeri ve siyasi uzmanlar Putin'in NATO’nun dolduruşuna geldiği yorumlarını yapmaktalar. Oyuna gelmeseler, hatta NATO hiç olmasaydı Rusya gene hücum etmeyecek miydi? Putin,çok daha önce eski SSCB ülkelerinin veya Çarlık sınırlarının hepsini istila etme ve Rusların yeni Petrosu  olma hayali taşımıyor muydu? Biz biliyoruzki küçük paganist Moskova Knezliğiyle başlayan Rus tarihi sürekli genişlemiş, dünyanın büyük kısmını yutmuş, emperyalist bir tarihtir. Çarlık döneminde oluşan “Rus Devlet Aklı” başka türlü düşünemiyor, davranamıyor. Ülkemizdeki Rusçuların sarıldıkları bahaneler tutmaz. Bunun için koskoca bir ülkeyi yakıp yıkmak Hitler’den beri –o da tam kendilerinden sayamadıkları Bosna dışında- ağırlıkla Asya ve Afrika’ya taşmış bir barbarlık mı gerekir?
Eyy Avrupa, uzaklarda özelliklede İslam topraklarında yapılınca gözlerini kapadığın vahşet işte gene sana dönüyor. Bundan kurtulamazsın. Ne yazık ki, Ukrayna 1920’lerde karşılıklı işgaller, İç Savaş ve Kızılordu, 1930’larda Stalin, 1940’larda Hitler tarafından paramparça edildi. Kadere bak ki, şimdi sıra Putin’deymiş. Yüz yılda dördüncü felaket.
Rusya NATO’nun nedenidir. Şimdi de meşruiyetinin devamını sağlıyor. Minik Letonya, Moldavya veya Gürcistan tekrar Rus işgalini mi isteyecek?
Rusya kazanırsa tüm komşu ülkeler korku içinde bir sonraki saldırıyı bekleyecek. Ukrayna’nın ne kadar dayanacağı çok önemli. Ancak  kısa vadede ne olursa olsun, uzun vadede yıkıntıların içerisinden yeni bir Ukrayna’nın doğacağı kesindir. 42 milyonluk ve savaş içerisinde çelikleşmekte olan kültürlü bir ülkeyi işgal edebilirler ama teslim alamazlar. Kaybeden Rusya, kaybeden Türkiye, kaybeden yakılan yıkılan Ukrayna,kaybeden anneler,çocuklar topyekün insanlık,kazanan ise Silah Tüccarları olacaktır.
Devlet olarak koşullarımız tarafsızlığı emrediyor ama vicdanımız bu vahşeti kabul edemiyor.

16 Mart 2022 Çarşamba 17:06

http://www.sebathaber.com/haber/bir-savas-metaforu-ukrayna-ya-da-insanligin-gozyaslarinda-barisi-aramak-21373.html