Sebat Haber | 'Haber Sizsiniz'

Bilimsel Araştırma Sonuçları Ortada.

“İlkbaharda çiçeklenir,Sonbaharda pürçeklenir,Yaz, kış gemilere yüklenir,Bilin bakalım bu nedir?

1. MEVCUT DURUM NEYİ GÖSTERİYOR?   1.1.Fındığın Ülke ve Bölge Ekonomisi Açısından Önemi   Dünya fındık üretiminin büyük bölümü ülkemizde yapmaktadır. Resmi rakamlara göre, 550 bin hektar olarak gösterilen Türkiye’nin üretim alanları, gerçekte 700 bin hektarın üzerindedir. Türkiye’den sonra sırasıyla İtalya, İspanya ve ABD başta olmak üzere diğer ülkelerde yaklaşık 200 bin hektar alanda fındık üretimi yapılmaktadır. Türkiye’de 25 yıl önce 420 bin hektar olan üretim alanı, bugün 700 bin hektarı aşmıştır. Üretim alanı bakımından büyüklüğü elinde bulunduran ülkemizde verim diğer ülkelere göre oldukça düşüktür. ABD’de bir  dekardan 225 kg fındık alınırken, bu rakam İtalya’da 155 kg’dir. Türkiye’nin de-karda verimi ise ortalama 100 kg civarındadır. Doğu Karadeniz’in bazı kesimlerinde ise 60-70 kg’a kadar da düşmektedir.   Fındık yetiştiriciliği özellikle Doğu Karadeniz Bölgesinde aile işlet-meciliği şeklinde yapılmaktadır. Fındık üretimi yapılan arazinin aile başına ortalama büyüklüğü 13 dekardır. Fındık üreticilerinin büyük çoğunluğu(%75) 18 dekardan küçük alanda fındık yetiştirmektedir. Dolayısıyla üreticilerin önemli bir bölümü yaklaşık 1,5 ton fındık üretip satabilmektedir.   Yaklaşık sayısı 395 bin olan fındık üreticileri genellikle küçük toprak sahipleridir. Bu işletmelerde ortalama 5-6 nüfus bulunmaktadır. Ülkemizde yaklaşık 2,5 milyon kişi fındık üretimi ile birinci derecede ilişkilidir. Ürün çeşitliliğinin sınırlı olduğu Ka-radeniz Bölgesinde, nüfusun önemli bir kısmının geçim kaynağını fındık oluşturmaktadır. Bunun yanında fındığın işlenmesine ve pazarlanmasına ilişkin diğer iş ve hizmetlerin yarattığı istihdamla ülke nüfusunun %7’sinin geçiminin fındıkla ilgili olduğunu söylemek mümkündür.   Tarım ürünleri içinde ihracat geliri payı en büyük olan fındık, Karadeniz Bölgesinde ticaret ve sanayinin de temelini oluşturmaktadır. Özellikle fındığın ilk işlemesine dönük küçük ve orta büyüklükteki sanayi tesisleri, mevsimselde olsa bölgede önemli bir sanayi faaliyeti olarak cereyan etmektedir. Fındığın yetiştirilmesi, toplanması, taşınması, işlenmesi ve ticareti ile meydana gelen  ekonomik büyüklük ve canlılığın, bölge ekonomisindeki payı ciddi büyüklüktedir. Hatta Karadeniz bölgesinde kalan nüfusun göçünü engelleyen en büyük etkenlerden birinin fındık ürünü olduğu rahatlıkla ifade edilebilir.   Dünya fındık üretimi yıllar itibariyle değişmekle birlikte son  on yıllık ortalaması  650 bin ton civarındadır. Türkiye fındık üretimi son 10 yılda 300 bin ton seviyelerinden 500 bin ton civarına ulaşmıştır. Dünya fındık üretimindeki dalgalanmalarda ülkemiz üretiminin önemli bir payı bulunmaktadır. Ülkemiz kabuklu fındık ihracatı  400 bin ton, iç piyasadaki fındık tüketimi 60-80 bin ton olarak kabul edildiğinde rekolte durumuna göre, ülkemizde yaklaşık 40-100 bin ton arasında arz fazlası fındık stoku oluşmaktadır. Gelecekte ülkemiz fındık üretiminin giderek arta-cağı konusunda fikir birliği bulunmaktadır. Buna bağlı olarak da, fındıktaki arz fazlası sorunu giderek büyüme eğilimi gös-termektedir.   Dünya fındık üretiminin yaklaşık %75’ni gerçekleştiren ülke-mizde, bazı yıllar fındık arz fazlası oluşmakta ve bir sonraki sezo-na devreden stoklar önemli miktarları bulmaktadır. Dünya fındık üretimi, dünya tüketimini aştığında, ülkemizin fiyat politikasına da bağlı olarak, oluşan bu arz fazlasının tamamına yakını genellikle ülkemizde kalmaktadır.   Ülkemizin dünya fındık ticaretindeki payı %85 oranındadır. Av-rupa başta olmak üzere dünyanın Türk fındığı yediğini söyleyebiliriz. Fındık ihracatımızın önemli bir bölümü, AB ülkele-rine ve özellikle de Almanya’ya yapılmaktadır. Tarımsal ürün ihracat gelirinin yaklaşık %30’luk kısmı fındıktan sağlanmaktadır.   İhracatımızda ilk sıralarda yer alan sanayi ürünlerimizden tekstil (dokumacılık) sektörü,  taşıt araçları ve yan sanayi gibi sektörlerin yarattığı döviz girdisinin önemli bir bölümünün, sektörün ihtiyaç duyduğu ara malları ve çeşitli girdi ihtiyacı nedeniyle ithalata gittiği ve sağladıkları reel dövizin azaldığı veya döviz açığına sebep oldukları bilinmektedir. Oysa, fındık ve mamulleri sektörü hiç ithalat maliyeti olmaksızın ülkemize reel olarak yaklaşık 2 milyar dolar döviz geliri kazandırmaktadır. Cari açığın yapısal bir sorun olarak değerlendirilmesi durumunda, fındık ihraç gelirleri-nin ülkemiz ekonomisi için önemi daha iyi anlaşılabilecektir.   Son yıllarda iç fındık ihracatımız 200 bin tonun üzerinde (kabuklu olarak 400 bin ton) gerçekleşmektedir. Fındık ihraç miktarlarında az çok istikrar ve artış sağlanmış olmasına rağmen, fındık ihracatından sağlanan döviz gelirlerinin dalgalandığı gö-rülmektedir.  Bunun nedeni de ortalama ihraç fiyatlarında mey-dana gelen dalgalanmalardır. Bu fiyat hareketleri fındık üreticilerine aynı şekilde yansımaktadır.   Dünyada en kaliteli fındık başta Doğu Karadeniz Bölgesi olmak üzere Türkiye’de üretilmektedir. Fındık üretimine ekolojik olarak en uygun yer Karadeniz Bölgesidir. Ayrıca arazi yapısı nedeniyle de özellikle Doğu Karadeniz Bölgesindeki üreticilerin alternatif  üretim imkanı kısa vadede görülmemektedir. Bu üreticilerin fındık üretimini gönüllü olarak sürdürmelerini ve önemsemelerini sağlayacak tatminkar bir teşvik olmadığı gibi, piyasa şartlarında da bunu temin edecek bir gelişme çoğu zaman ortaya çıkmamaktadır.   Karadeniz Bölgesindeki ticaret hayatının temelini oluşturan fındık ürünü, bölgedeki kültürel ve sosyal yaşamın da bel kemiğini oluşturmaktadır.   Tam üyelik sürecinde olduğumuz Avrupa Birliği gibi gelişmiş ülkelerde, kırsal kalkınma kavramı giderek önemi artan konular arasında yer almaktadır. Kırsal yaşamın sürdürülmesi ve kırsal nüfusun yerinde istihdamı, ülkemiz için de son derece önemlidir. Göç olgusunun yarattığı çarpık kentleşme ve gelir dağılımındaki eşitsizliğin yarattığı sosyal sorunlar, kırsal kalkınma politikaları ile çözümlenebilecektir. Bu yönüyle fındık dışında bir alternatif üretim imkanı görülmeyen, arazi yapısı nedeniyle hayat şartlarının zor olduğu Karadeniz Coğrafyasında, kırsal yaşamın sürdürülebilmesinde ve göçün önlenmesinde fındık ürünü yegane araç olarak kendini göstermektedir.   Öte yandan, ülke kaynaklarının ekonomik olarak değerlendiril-mesi amacıyla kırsal yaşamın sürdürülebilirliğinin yanı sıra tarım topraklarının korunması da göz önünde tutulması gereken önemli bir husustur. Bu yönüyle fındık yetiştiriciliği yapılan bölgelerin eğimli ve yağış alan topraklar olduğu düşünüldüğünde fındık, erozyonla mücadelede de önemli bir araçtır.   1.2.Fındığın Mevcut Durumu/ Çözüm Bekleyen Sorunları   Birim ekim alanına düşen üretim miktarının düşük olması, çalışma şartlarının zorluğu, maliyetin yüksekliği üretimden satışa her aşamada ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Buna, fındığın özellik ve kalitesine olumsuz etki yapabilen bilinçsiz ve özensiz yetiştiricilik, toplama, kurutma ve depolama şartları gibi önemli sorunlar eklendiğinde, verimli ve kaliteli fındık üretiminin sağlanabilmesi amacıyla alanında uzun vadeli köklü tedbirlere ihtiyaç olduğu açıkça görülmektedir.   Fındık üretiminde ve piyasasında tarafları tatmin edici ve kalıcı bir ortamın sağlanması bakımından, fındığın iç piyasada tüketim ve kullanımının artırılması büyük önem taşımaktadır. Özellikle katma değeri yüksek, fındıktan teşekkül nihai ürünlerin üretim ve ihracatının gelişmesine dönük tedbirlere ihtiyaç vardır. Bu konuda Türkiye’nin yetersizliği, aşılması gereken bir husus olarak ortadadır.   Önemli bir tarımsal ürün ve sanayi girdisi olan, iç ve dış ticarette büyük bir faaliyet ve ciro hacmi oluşturan, hatta bazı ticaret borsası tescillerinde büyük paya sahip olan fındığın, sağlıklı bir ürün borsasına sahip olmaması, Türkiye açısından büyük bir kayıp ve eksikliktir. Sağlıklı çalışan fındık ürün borsasının olmayışından kaynaklanan kayıt dışılıktan üretici gelirlerine kadar pek çok konudaki sorun ve eksiklikler çözüm beklemektedir.   Fındık ekim alanlarına ve üreticilerine dair yararlı ve doğru bil-gilerin elde edilmesi ile sağlıklı kararların alınmasına yardımcı olacak kesin kayıtlar halen yapılamamış ve güncelliği sağlana-mamıştır. Yasalarla fındık ekim alanı olarak belirlenmiş ve fın-dığın gerektirdiği ekolojiye sahip bölgelerdeki kayıtlı üreticilerin korunmasına yönelik özgün destekler uygulanmaması, fındık ürünü ile üretim bölgesi ve ülke açısından geri dönüşü imkansız zararlar doğurmaktadır. Bu eksiklik, fındık üretmesi beklenen üreticilerin fındık üretimini önemsememesi ve hatta terk etmesine, kentlere göç etmesine, işsizliğe ve yoksulluğa neden olmaktadır. Devamı çarşamba günü sitemizde
16 Haziran 2014 Pazartesi 11:05

http://www.sebathaber.com/haber/bilimsel-arastirma-sonuclari-ortada-4989.html