
“YAKA PAÇA BURAYA GELİP HESAP VERECEKLER!”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran sonrası ilk kez muhtarlarla bir araya geldi.
Erdoğan, haklarında yakalama kararı bulunan eski savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara’nınGürcistan üzerinden Ermenistan’a geçiş yapmalarına ilişkin olarak, “Bana kaçacak diyen ihanet şebekesinin mensupları birer ikişer kaçmaya başladı” dedi. “Bunlarla ilgili, kırmızı bültenler hepsi devreye girecek” diyen Erdoğan, “Bunlar da yaka paça buraya gelip, yaptıklarının hesabını verecekler” ifadesini kullandı.
Erdoğan, Beştepe’de geleneksel haline gelen muhtarlarla buluşma toplantısını en son 7 Haziran seçimi öncesi 8 Nisan’da yapmıştı.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
“CUMHURBAŞKANI SEÇİLİRKEN TARAFSIZ OLACAĞIMA SÖZ VERMİŞTİM”
“Cumhurbaşkanı seçilirken söz vermiştim. Demiştim ki “biz tarafsız olmayacağız” ve devam etmiştim “biz daima milletimizin tarafında olacağız” Hamdolsun bugüne kadar verdiğimiz sözü tuttuk. Tutmaya devam edeceğiz. Biz milletimize efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geliyoruz dedik ve milletimizin hizmetkarıyız. Biz gücümüzü şu veya bu odaktan değil doğrudan milletimizden alıyoruz.
“TÜRKİYE BU NOKTAYA KOLAY KOLAY GELMEDİ”
Türkiye’de siyasetin alanı ilk defa bu kadar genişledi. Ülkemizde artık tüm provokasyonlara rağmen, siyaset mühendisliklerin yerini meşru siyaset yöntemleri almıştır. Elbette Türkiye bu noktaya kolay kolay gelmedi. Vesayetin her türünü milletimizin desteğiyle birer birer aştık.
“ASLIN OLDUĞU YERDE VEKİLİN HÜKMÜ OLUR MU?”
Bakın şimdi aynı çevreler tekrar, hayır millet değil tekrar parlamento seçsin demeye başladılar. Yahu parlamento kim? Onlar milletin vekili, millet kim? Aslı. Aslın olduğu yerde vekilin hükmü olur mu? Bu bakımdan bu boş çabalar tamamen kıymetini yitirmiştir. Bu çabalar 2013 yılında önce Gezi olayları, arkasından 17-25 Aralık darbe girişimiyle farklı bir çehreye büründü. 2014 yılında 30 Mart’ta yapılan mahalli seçimler ve arkasındakicumhurbaşkanlığı seçimleri bu girişimleri akamete uğrattı.
“ŞU ANA KADAR 100’Ü AŞKIN MENSUPLARI YURT DIŞINA KAÇMIŞTIR”
Gezi ve 17 Aralık sürecinde, şahsımı resmi ziyarete gitmiştim. Beni yurtdışına kaçmakla itham eden ihanet şebekesinin mensuplarının, birer ikişer yurtdışına kaçtıklarını görüyoruz. Şu ana kadar 100’ü aşkın mensupları yurtdışına kaçmıştır. Biz her hesabın üzerinde bir hesap olduğunda, kaderin üstünde bir kader olduğuna inanan insanlarız.
“YAKA PAÇA BURAYA GELİP, YAPTIKLARININ HESABINI VERECEKLER”
İşte daha yeni, bu acımasız kararları verenler şimdi bakıyorsunuz Gürcistan üzerindenErmenistan’a kaçıyorlar. Oradan da kim bilir nereye kaçacaklar o ayrı mesele. Tabii ki şu anda Türkiye olarak bizler de iz sürüyoruz. Bunlarla ilgili kırmızı bültenler hepsi, işte bir kısmı Romanya’da yakalandı biliyorsunuz. Bunlar da bir yerlerde muhakkak yakalanacak ve bunlar da yaka paça buraya gelip yaptıklarının hesabını er veya geç verecekler.
“MİLLET KÜLLERİNDEN DOĞDU”
Nasıl böleriz, nasıl parçalarız hep bunun gayreti içindeler. Fakat başarılı olamayacaklar. Fakat bu millet küllerinden doğdu, şimdi de aynen bu süreci güçlenerek devam ettiriyor. Hatırlayan 2002’nin Kasım’ında Türkiye neydi şu anda ne? Ve biz burada olmayacağız, daha güçlü daha iyi bir yerde olacağız. 2023 Türkiye’si çok daha güçlü olacak.
“SEÇİM ÖNCESİ BASKI VE TEHDİT İKLİMİ OLUŞTURULDU”
7 Haziran seçimleri öncesinde Doğu ve Güneydoğu bölgesinde vatandaşlarımız üzerinde baskı ve tehdit ilkimi oluşturuldu. Seçimler sonrasında ortaya çıkan tablo iyi değerlendirebilir ve Türkiye için yeni dönemin kapısı aralanabilirdi. Bölgemizdeki gelişmeleri ve belirsizlik ortamı fırsat bilen bölücü terör örgütü 11 Temmuz’da saldırılarına başlayacağını ilan etti.
Suruç’taki bombalı eylem bahane edilerek ahlaksızca saldırılara girişildi. Kalleşce saldırılara başlanıldı.
“YOL KESENLERİ ALKIŞLIYORLAR”
Tunceli Erzincan yolunda geldi bir terörist, yanında bir başkası daha orada nutuk atıyor. Nutuğu attıktan sonra siviller de onları alkışlıyor. Şimdi sevgili kardeşlerim bunların hepsi kanunlarda var. Bütün mesele devletin kurumlarının el ele dayanışma halinde olmasıdır. Ama bu devletin içinde dediğim gibi bir paralel yapı gibi bir zalim yapının olması, çeşitli kurumların içerisine serpilmiş olması ne yapıyor süreci zorlaştırıyor.
“ELEKTRİK PARASI DA VERMİYORLAR ZATEN”
Bir taraftan bunları da aşmanın mücadelesini veriyoruz. Sokak başlarını kazıyarak, yollara mayınlı tuzak kurmak, insanları tehdit etmek, araçlarını yakmak yol yapımını baraj inşaatını engellemek… Düşünebiliyor musunuz? Bu barajlarda ne olacak? Su toplanacak, kurak araziler orada sulanacak. Hidroelektrik santralse elektrik enerjisi üretilecek. Ondan sonra da faturayı nereye kesecek, hükümete kesecek, devlete verecek. Ne diyecek, bak elektriğimizi vermiyor… Elektriği kesen sensin. Elektrik parası da maalesef, onu da vermiyorlar zaten bildiğiniz gibi.
“ALLAHIN VERDİĞİ SUDAN PARA ALIYORLAR DİYORLAR”
Ve utanmadan sıkılmadan şunu da söyleyebiliyorlar. Barajlar sebebiyle, bunu da dindar geçinenleri söylüyor ha. Allah’ın verdiği yağmurdan nasıl para alırsınız diyorlar. Eyvallah Allahın verdiği yağmur, bu barajlar nereye gider? Toprağa gider? Ne olur dere olur ırmak olur denize gider. Ama bu barajların bir maliyeti yok mu? Ki bunlar 100 milyonlarca maliyeti olan barajlar. Bunların işletme masrafı yok mu? Sana verilen suyun bir bedelini ödemeyecek misin? Böyle bir mantık olabilir mi? Anlayış olabilir mi? İşte bunları el ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz. Siz bu devletin en ücra köşedeki mahallesinin köyünün temsilcisi durumundasınız. Siz muhtarsınız. Siz seçilmişsiniz. Siz memurdeğilsiniz. Seçilmiş atanmıştan her zaman daha önemlidir, bunu böyle biliniz.
“KENDİNE AKADEMİSYEN, GAZETECİ DİYEN GÜRUH HAİNLİK PEŞİNDE”
Son eylemler terör örgütünün ve destekçilerinin kalleşlikte hiçbir sınır tanımadığını gösterdi. Çok iğrenç işbirliklerine de şahit oluyoruz. Paralel devlet yapılanması peşinde olan kesimin, bölücü örgütle aynı çizgide buluştuğunu görüyoruz. Aynı şekilde kendilerineaydın diyen, akademisyen diyen, gazeteci diyen bir güruhun nasıl alanen hainlik peşinde koştuğunu ibretle takip ediyoruz. Bölücü örgüt uzantıları eylemlerin ve ölümlerin faturasını, şahsıma hükümete çıkarmaya çalışanların asıl niyetlerinin gayet iyi farkındayız.
“NE DİYORLARDI: SENİ BAŞKAN YAPTIRMAYACAĞIZ…”
Ne diyorlardı, ‘seni başkan yaptırmayacağız’. Bu sözün aslında Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştırmayacağı düşüncesini ifade ettiğini, milletimizle biz de çok iyi biliyoruz. Bugün, ‘devlet silahlarını sustursun’ diyenler, dün de bölücü örgüte ‘niye savaşmıyorsun, niye silaha sarılmıyorsun’ diyordu. Çünkü bunlar savaş, kan, can istiyor.
6-7-8 Ekim tarihlerinde, benim kürt kardeşlerimi sokağa çağıran kimdi biliyorsunuz değil mi? Peki 50 kişi öldü. Ölen kimdi? Benim kürt vatandaşım. Öldüren? O da kürt. Peki kürdü kürde kırdıran bu adamlar değil mi? Bu adamlar nasıl oluyor da özgürlükçü oluyor.
“CİCİ ÇOCUK DEMEKLE KİŞİ CİCİ OLMUYOR”
Öyle eline bir saz vermek suretiyle bir insanı modern bir noktaya oturtamazsınız. Köşelerde, şuralarda buralarda cici çocuk demekle kişi cici olmuyor. Biz insanın ameline bakarız, fiiline bakarız, yaptıklarına bakarız. Peygamberimiz ne diyor? Müslüman o kimsedir ki elinden ve dilinden diğer Müslümanlar da emindir, salimdir, güvendedir. Biz bunu arıyoruz. Bunlarda böyle bir şey var mı? Bunlar yol kesen, bunlar haraç toplayan… Alıyor insanı dağa kaçırıyor. Sonra haber gönderiyor, şu kadar para göndereceksin. Göndermediğin takdirde yakarız yıkarız. Yaptıkları bu. Arkadan gel kurşunla. Uykuda kurşunla. Tek amaçları var Türkiye’nin istikrarının bozulması, güven ortamının zedelenmesi.
“TERÖR ÖRGÜTÜNÜN GÜDÜMÜNDEKİ PARTİ, ÇÖZÜMÜ BRÜKSEL’DE ARIYOR”
Dikkat ediniz saldırılar ülkemizde oluyor, yürekler yanıyor. Ama terör örgütünün güdümündeki parti çözümü Brüksel’de arıyor. Kendi ülkesine kendi milletine bu kadar yabancılaşmış bir anlayışın, yaşanan sorunlara çözümler üretebilmesi mümkün değildir.
“KOBANİ VE SURUÇ HADİSESİNİN ARKASINDAKİ GERÇEK”
Oyu Türkiye’den alıp çözümü dışardan aramak bir partinin kendini inkar etmesidir. Bir taraftan sandığı referans alan, bir taraftan sırtını teörr örgütüne dayadığını söyleyen partinin mensupları siyasete arkasını dönüyor demektir. Bu parti mensupları, silahtaki kurşunla sandıktaki oy arasında tercih yapmak zorundadır. Bu süreçte sembol olarak kullanılan Kobani ve Suruç hadiselerinin gerisindeki gerçeği bir kez daha paylaşmak isterim.
“SINIRIMIZI AÇTIK”
Türkiye, Suriye’nin her bölgesi gibi Kobani’nin de rejimin ve DAEŞ terör örgütünün zulmünden kurtulması için her türlü çabayı gösterdi. Bölge saldırıya uğradığında, hem oradan gelen 200 bin kişiyle sınırlarımızı biz açtık. Burada şu anda paylaşmak istediğim bir şey var. konuştuklarımı sapıtanlar var, veya saptıranlar. Nedir bu? Kobani’den kaçanları bir hafta içerisinde ülkemizde misafir eden biz değil miyiz? Biz sınırlarımızı kapayabilirdik. Ama biz kapamadık. Biz ne dedik? biz bize sığınanlara kapımızı kapayamayız. Kampların yetmediği yerlerde çeşitli evlerde misafir edildi. Şu anda terör orada canlar da aldı. Ama biz bir şey daha yaptık. Özgür suriye ordusunu topraklarımız üzerinden kobani’ye girmesini sağladık. Kuzey Irak’ta Peşmergeleri topraklarımız üzerinden aldık, girmelerini sağladık. Bunu yapan da biziz. Herhalde bunu terör örgütüPKK yapmadı. Bunu biz yaptık. Önlerini biz açtık. Niye? Orada Kobani’de Kobani’deki en azından kendi hemşerilerine veya yakınlarına sahip çıkma zeminini hazırlamak ve DAEŞ ile orada sürdürülen mücadelede taleplerini yerine getirmek.
“‘KOBANİ DÜŞTÜ DÜŞECEK’ SÖZLERİMİN GERİSİNDE OBAMA VAR”
Obama beni aradı, “İki güne kalmaz Kobani düşer, sizden yardım istiyorum” dedi. (Obama’nın verdiği Kobani bilgisi) Hep “Kobani düştü düşecek” şeklinde cımbızlanan ifademin gerisinde bu bilgi var. Konuştuklarımı saptıranlar var. Terör örgütü benimKobani düştü düşecek sözümü cımbızlayarak insanları sokağa dökmüştür.
Türkiye Suriye ve Irak’tan gelen tüm misafirleri gibi Kobani’den gelenleri de samimiyetle bağrına basmıştır. DAEŞ askerimizi, polisimizi şehit ettiklerinde seslerini çıkarmayanlar bu örgüt Suruç’ta eylem yaptıklarında suçu bize attılar. Terbiyesizce edepsizce kalkıp Suruç katliamını Milli İstihbarat Teşkilatımıza yıkmak isteyenlerin üzerinde suçu başkasına devretme operasyonudur.
“SURUÇ’U MİT’E YIKMAK!”
Aldığı haberin doğruluğunu araştırmak, her Müslümanın vazifesidir. Hatta hatta terbiyesizce, edepsizce Suruç katliamını MİT’e yıkmak isteyenlerin de üzerlerindeki suçu bir başkalarına devretme operasyonudur. Böyle dönemler hem bozguncuların sayısının arttığı, hemde bozgunculuğun etkisini çoğalttığı dönemlerdir.
Bir takım medya kuruluşlarının da bu kritik dönemde milletimizin moralini bozarak, paralel ve bölücü örgütlerinin değirmenine su taşıdıklarını da görüyoruz. Ülkemize düşmanlık eden herkese sayfalarını, ekranlarını, manşetlerini açan medya kuruluşlarının ihanetlerini biz de not ediyoruz. Zamanı geldiğinde bu notlar elbette milletimiz tarafından değerlendirilecektir.
“OPERASYONLAR DEVAM EDECEK”
Bunu açık net söylemek zorundayım. Bu operasyonlar devam edecektir. Tabi canımız yanıyor. Şehit ailelerimizin canları da yanıyor. Artık bu iş bitsin diyen kardeşlerimiz oluyor. Şunu bilmemiz lazım, bu iş şüphesiz ki ilk insan kabil ve habil… biliyorsunuz kabilkardeşini öldürmüştür, bir süreç başlamıştır. Ama şahadet makamı kıyamete dektir, devam edecektir. Mesele nedir? Bunu minimize etmektir. İnşallah asgariye inmesi veya tamamiyle bitmesidir. Ama bakın dünyanın hemen hemen her yerinde bu tür eylemler, bu tür olaylar devam ediyor mu? Ediyor. Hele hele bu bölge özellikle seçilmiş.
“TERÖR ÖRGÜTÜ SİLAHLARI BIRAKACAK, GÖMECEK, BETONLAYACAK”
Bakın bir şöyle yay var, Pakistan Afganistan iran ırak suriye filistin mısır Libya devam ediyoruz… Biz bu gayreti göstereceğiz. Ama biz bunların bu saldırıları karşısında asla durmayacağız. Mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Mesela bazıları diyor ki, terör örgütü silahlarını sustursun. Hayır, ne demek sustursun. Terör örgütü silahları bırakacak, gömecek, betonlayacak. Böyle olacak. Kalkıp da devletten kimse silahlarını bırakmayı isteyemez. Askerin de polisin de silahı onun enstrümanıdır. Onu asla elinden bırakamaz. Bir devletin en önemli görevi, can güvenliğini mal güvenliğini nesil güvenliğini akıl güvenliğini sağlamaktır. Bunları yapacak olan devletin elinde bazı enstürmanlar vardır.
“YA ÜLKEMİZİ TERK EDECEKLER…”
Tüm teröristler ya ülkemizi terk edecekler, ya da dediğim gibi silahlarını bırakacaklar, gömecekler. Bunların da yer tespitini biz yapacağız. Terör örgütüyle arasına mesafe olmayı beceremeyen siyasi parti için de aynı durum geçerlidir. Bu partinin yöneticileri siyasetin imkanları içinde faaliyet göstermeyi başaramadıkları sürece, bizim gözümüzde örgütün piyonu olacak kalacaklardır. Yani kimse bize yalan söylemek suretiyle, bizim terör örgütüyle alakamız yok… Kusura bakmayın bunu kimse yutmaz.”
KAYNAK: haberler.com
12 Ağustos 2015 Çarşamba 09:39
http://www.sebathaber.com/haber/yaka-paca-buraya-gelip-hesap-verecekler-8037.html