
Bir şeyi de kabul etmiyoruz
Çevrene bak?Ülkemiz yangın yerine dönmüş,İnsanımız Gergin, Mutsuz, Huzursuz
Çocuklarımız sokak ortasında ölüyor, insanlarımız dövülüyor, haftalarca sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Ölüler sokaklarda sürükleniyor. Doktora ulaşmaya çalışanlar elde beyaz bayraklarla yürüyor
Nasıl bir Memleket olduk?
Konusunda uzmanlarımız görüş bildiremiyor ya vatan haini, yada darbeci oluyor.
Siyaset sonucu oluşan yanlış, hata ne varsa mahkeme kararlarıyla yazılamıyor, çizilemiyor
Yazan Gazeteciler işten çıkarılıyor, olmadı dövülüyor daha da olmadı kodesi boyluyor
Bu mu İleri demokrasi oldu? Bu mu özgürlük?
Bu noktaya nasıl geldik? demeyeceğiz, Eleştiri hakkımızı kullanmayacağız, ya ne yapacağız? susacağız.
Neden susacakmışız?
Önümüzde tekrar edilecek bir secim var, geçmişi ve bugün yaşananları doğru tahlil edip, oyumuzu ona göre kullanmayalım mı? Memleketten huzur kalktı, yarısı diğer yarısından nefret eder duruma geldi. Yarınından endişeli insanımızın sayısı arttı,tarihe dön bak, siyaset nefret dili yarattı, nasıl geldik bu günlere sormayalım mı?
Bak?
Ahmet Necdet Sezer 2007 yılında Harp akademilerindeki konuşmasında “ TSK ya zaman ayarlı komplo kurulacak, ordu Halkın gözünde itibarsızlaştırılacak” dedi oralı olmadın
2009 yılında Askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmalarının yolu açıldı neden? demedin
2010 yılında Anayasa Mahkemesi bu kararı iptal etmesine etti de, Yetmez ama evet diyerek destek olduğun Anayasa değişikliğine bir madde ile bunun devamı sağlandı sorgulamadın
Sonra ne mi oldu?
Uyduruk sidilerle Genelkurmay Başkanı Terörün başı oldu tutuklandı.
Ülkede Anayasadan Türk kelimesini, Resmi Kurumlardan TC yi kaldırmak isteyenler kim?
Okullarda Andımız yasaklanmadı mı?
Asker selamı veren sporculara ceza kesilmedi mi?
Bayramlarımız da, bayrak asmakta yasak edilmedi mi?
Araçlarına Türk bayrağı asanlara ceza yazılmadı mı?
Atatürk büstlerine gül koymayı yasak etmediler mi?
Bunlar yaşanırken Öcalan ve PKK da unutulmamış,
Bülent ARINÇ “ Sayın Öcalan demeyi PKK bayrağı açmayı suç olmaktan çıkardık”
Beşir ATALAY ise “HDP zor durumdayken onları biz güçlendirdik” demedi mi?
Diyarbakır da PKK mezarlık açmadı mı? Karşı çıkanlara hükümet yetkilileri süreci baltalayanlara bakın? diyerek birde, şikayette bulunmadılar mı?
Yargı paketleri adı altında azılı Teröristler serbest bırakılmadı mı?
“Öcalan Türkiye’nin önünü açıyor” diyen sizin jöleliniz değil miydi?
Abdullah Öcalan’a rahat rahat çalışması için ofis, birde sekreter ya, verilmedi mi?
Öcalan’ın söyleyip Sekretaryasının yazdıkları Diyarbakır’da mitinglerde okutulmadı mı?
Dolmabahçe sarayında HDP heyetiyle mutabakat imzalayanlar kim?
Bu yapılanlardan, verilen tavizlerden cesaretlenen Terör örgütü haliyle alan hakimiyetini genişletti
Artık devlet kuruyoruz diyen PKK ya binlerce genç katıldı.
Nerdeyse bitirilme noktasına gelmiş olan PKK’nın, “Çözüm süreci” adı altında Öcalan ve PKK hakkında methiyeler düzme yarışına girişilince bundan istifade eden Terör örgütünün 3 yıl içerisinde tamamen toparlanma ve güçlenmesine göz yumulmuş olundu.
Bu güzellemeler ve çalışmaklar yapılırken Sayın Başbakan “PKK 2 yıl boyunca yığınak yaptı” derken,
Sayın Cumhurbaşkanımız ise “PKK çözüm sürecinde silah depoladı” dedi.
“Kırmızı Kitap ”ta PKK öncelikli tehdit olmaktan çıkarıldı. Dönemin MİT yetkilisi Oslo'da PKK temsilcilerine “Metropolleri patlayıcılarla doldurduğunuzu biliyoruz” şeklinde itirafta bulunurken, “Çözüm Süreci’nden sorumlu Bakan Yalçın Akdoğan'ın itirafıysa, bütün bunlardan Erdoğan'ı başkan yapacak oy bekleniyormuş, ama oylar HDP'ye gidince “Çözüm Sürecinin artık filmini yaparlar” demesiyle son buluyordu.
Halktan gizlenen, Meclisten kaçırılan çözüm sürecinin en başında, özellikle Sayın BAYKAL da BAHCELİ de, bu siyaset yanlış, hata, Birileri size bunu dayatıyor bu yanlıştan dönün sonu hüsran diyerek bugün yaşadıklarımızı önceden haber verip, uyarmadılar mı?
Aldıkları cevap “Aklınızı kendinize saklayın” olmadı mı? Yapılan uyarılar en başında dikkate alınmış olsaydı bugün yaşadığımız Terör bu şiddette yaşanır mıydı?
Bugün geldiğimiz noktada,
Ülke, kan gölüne dönüyor, ekonomi çöküyor, halk tam ortadan ikiye bölünüyor, ufukta iç çatışma emareleri beliriyor. Kardeş kavgasını, iç barışı bozmayı planlayanlar dün vardı bugünde, yarında olacaktır. Bütün bunlar olurken elbette Kürt kardeşlerimizi bunların dışında tutup, terörü lanetleyeceğiz, tek vücut, tek yumruk olacağız, ama ülkeyi yönetenlerin bugün gelinen noktada hiç sorumluluğu yok? Mu diyeceğiz?
Bütün bunlar olup biterken azan PKK Terörünün Kabahati de,sucuda MHP ve CHP den mi olacak?
Bizde bunlara inanıp
Haydi Bismillah deyip
Aynı derede ikinci kez mi boğulacağız?
13 Ekim 2015 Salı 18:33
http://www.sebathaber.com/haber/bir-seyi-de-kabul-etmiyoruz-8503.html