Osmanlı’nın son on yılı, kesintisiz savaşlar la,iç ayaklanmalara karşı verilen mücadelelerle geçmiştir.
Bu savaşlardan bir taneside Balkan savaşlarıdır.
Balkan savaşları esnasında Osmanlı Hükümetinin Dış işleri Bakanı kimdi? Biliyor musunuz?
Ermeni kökenli Gabriel Naradungyan efendidir.
Balkanlardaki dört devlet Emperyalist devletler aracılığıyla aralarında anlaşmış, Türkleri Balkanlardan atmak istemektedirler .Bu dönemde askerler arasında gruplaşmalar oluşturulmuş, hatalı askeri harekatlar, atamalaryaptırılmış zemin hazırlanmıştı. Böyle bir ortamda Osmanlı, Balkanlardaki dört devlete karşı savaşbaşlatıyor.
Sonuçta ne oluyor?
Osmanlı döneminde yüzyıllar süren savaşlar sonucu elde edilen Balkan toprakları bir yılda kaybediliyor. Suçlanan dış işleri bakanı ise Paris’e kaçıyor.
Sonra ne oldu dersiniz?
Bu Osmanlı hükümetinin Ermeni kökenli Dış İşleri Bakanı, savaş sonrasında Lozan Görüşmeleri sırasında Türkiye’den toprak isteyen, Ermeni delegasyonun başında İsmet Paşanın karşısına çıkıyor.
Sömür genlikleri ile Türkleri her gün daha da yoksullaştıran ve ezen emperyalist devletler,Ermeni kökenli işbirlikçi Osmanlılar için daha fazla insan hakları, din ve vicdan özgürlüğü dayatmasında bulunuyor “reform” yapın diyorlardı.
Bakanlık, Büyükelçilik, valilik, kaymakamlık gibi bürokrasinin üst düzey makamları onların elinde olduğu gibi sermayede onların elindeydi. Anadolu halkı ise yoksulluk ve açlıktan kırılıyordu.
Aynı tarihlerde Anadolu’da Ermeni ayaklanmaları, Kürt isyanları oluyor,biri bitmeden öbürü başlıyordu.
Osmanlı Devletinin parlamentosunda Mebus, yani Milletvekili olan Ermeni kökenli Osmanlı vatandaşlarından Papaz yan ve Pastırmacı yanve niceleri Emperyalist ülkelerle işbirliğine girişerek Ermeni Terör çetelerinin başına geçiyor, Türkleri kadın, çocuk demeden topluca öldürüyorlardı.
Sonuçta,
Ankara ve civarı hariç her yer Emperyalist devletler tarafından işgal edilmiş halk,aç, susuz, perişan bir halde,çaresiz bırakılmıştı.
Böyle bir durumda
Osmanlı hükümeti,bir yandan ülke geneline Akil heyetlerini gönderip, İşgalciler şirin gösteriliyor,Halkın, çarpışmamasını,Boyun eğmesini öğütlüyor
Öbür yandan ise
Osmanlı Hükümetinin,O günkü Diyanet işleri başkanı tarafından,Atatürk ve silah arkadaşları için ölüm fermanı çıkarılıyor, İngiliz ve yunan uçakları tarafından Anadolu’ya dağıtılıyordu.
Bugün
Sövülen, hakaret edilen, itibarsızlaştırılmaya çalışılan
O olmasaydı da olurduk dedikleri ,Mustafa Kemal Atatürk, Milletin en düşkün anında onların başına geçerek, dünya çapında bir devlet adamı ,bir siyasi ve askeri deha olduğunu kanıtlıyor, Halkla birlikte, düşmana karşı topyekûn yapılan savaşlarla, halkının önderi, büyük bir kurtarıcısı oluyor.
Gelinen noktada
Bugün Ermeniler aynı eylemlere Türkiye’de girişebilecek güçleri yok ama, soykırım saçmalıkları ile Türk düşmanlıklarını sürdürüyor, dünya ülkeleri tarafından da ciddi destekler almaktadırlar.Yakın bir gelecekte toprak ve para talebinde bulunmayacaklarının, saldırmayacaklarının bir garantisi de yok. Ülkemizde onların yerine konulan ise PKK Terör örgütü, işte yıllar önce oynanan oyun aynı, sadece oyuncular değişik.
Türk Devleti üzerine oynanan oyunlar elbet deki bitmeyecek bugün yeni anayasa ve başkanlık tartışmalarını dayatan dış güçlerin amacı ülkemizi bölmek ve parçalamak, ardından parçaların birbiriyle çarpışmasını sağlamaktır.
Yazı yine uzadı
Yugoslavya örneği ile bitirelim
Bildiğiniz gibi
Yugoslavya’da İç savaş sonucunda binlerce insan hayatını kaybetti, polise, askeri silah kullanma yetkisi verildive Askerle çatışması sağlandı. Sonuçta ülke bölündü ve şimdilik 8 Devletçik oldu
Nasıl oldu da bu duruma gelindiğini
Savaş sonrasındasokakta röportaj yapanlara, Halkın verdiği
“Biz evde dizi izliyorduk ne ara ülkemiz bölündü”
Cevabı özetliyordu
Ülkemizde dili, dini ve etnik grubu ne olursa olsun, sorunsuzca yaşayan insanlar, özgürlük adı altında uzun zamandan beri kışkırtılmaya başlandı. Ayrılıkçı gruplara destekler verilerek etnik kargaşa yaratılıyor.Terör tırmandırılıyor,bölgeye Birleşmiş milletler ve NATO gelerek müdahale edebilir konuma getiriliyor.
Sonra?
Sonrası malum,Yeni Anayasa da Federal yönetim sistemi odaklı küçük devlet yapılandırılmasıyla topraklar bölünüp, küçük devletler kurulması amaçlanıyor.
Ne yazık ki bölünen tek topraklar olmayacak bir çok insan bu uğurda yaşamlarını kaybedecek. Geride ise kin ve nefret duygularıyla bezeli, kutuplaşmış insan kitleleri kalacak.
Bakın Ortadoğu’daki Terör örgütlerine
Öldüren Bismillah diyor, Ölen Kelime-i şahadet getiriyor,
Ülkeleri bölmek için, Müslümanlığı dünyaya kötü göstermek için kullanıldıklarını bile bilmeden, binlerce insan bu örgütlere katılıyor.Biz, bizi öldürüyoruz, büyük bir oyunun figüranları oluyoruz
Allah Kuranda Yunus-99 ayetinde ne buyuruyor
“Eğer Rabbin dileseydi, yer yüzündeki insanların tümü, toplu halde mutlaka iman ederlerdi. Hal böyle iken Mümin olmaları için insanları sen mi zorlayacaksın?” diyor, yol gösteriyor.
Sen ne yapıyorsun?
Din adına, Din için,Kafa kesiyor, insanları diri diri yakıp, adına da İslam diyorsun
Haberin yok, Şefkat ve merhamet olan dinimizi bilsen, onun derinliklerinde kaybolup gidersin
Hatırlayın
Yüz yıl önce Batılı devletler bu topraklarda haritalar çizdiler. Anadolu halkı onları yırtıp çöpe attı.
Şimdi yine aynı oyun sahneye koyuluyor,bakalım bu kez tarih nasıl yazılacak.
Elbette televizyonda dizi izleyin ama, yarın geç olmadan etrafınıza da bir bakın, değişik görüş ve seslere de kulak verin,araştırın, okuyun, aldanmayın, kanmayın
Albert Einstein in dediği gibi
“Hiçbir sorun onu yaratan bilinç seviyesiyle çözülemez”
Unutmayalım ki tarih
“Ders almayanlar için, tekerrürden ibarettir.”