Faruk Özak yönetiminde yöneticilik yapan, Özkan Sümer'le Trabzonspor Asbaşkanları arasında yer alan ve Sümer'in istifasından sonra da vekâleten Başkanlık görevinde bulunan Tuna vizyonu geniş, başarılı bir işadamıdır.
Kulüp yönetiminde bir dizi yenilik onun döneminde hayata geçirilmiştir. Ancak bu koltuk için oluşan bazı handikaplarını giderme zorunluluğu vardır.
Örneğin başarılı bir işadamı olduğunu söylediğimiz Tuna için ticaret her şeyden önce gelir; Trabzonspor'dan da.
Zira Asbaşkanlığı döneminde Trabzonspor limana talipken, bir de kendi kurduğu şirketle bu ihaleye soyunmasını "Önce tüccarım sonra Asbaşkan" cümlesiyle izah etmiş ve büyük eleştiri toplamıştı.
Erol Tuna'nın bir diğer önemli handikapı da Koç ailesine olan bağlılığı.
Bu ailenin otomobil firmalarının bayiliği dışında örneğin Ali Koç'la özel yakınlığı Trabzonspor - Fenerbahçe gerginliği açısından ciddi bir negatif enerji oluşturuyor.
Hele de son genel kuruldan önce yaptığı "Trabzonspor ile Fenerbahçe arasını düzeltmeli. Yeni yönetimin ilk işi Fenerbahçe ile olan ilişkileri düzeltmek olmalıdır" söylemi henüz hafızalardan silinmedi.
Doğan tepki üzerine ilerleyen süreçte Tuna bu açıklamasını düzeltmeye çalışmış ancak gerçekçi anlamda geri dönüş sağlayamamıştır.
İlerleyen süreçte bu handikapları ortadan kaldıracak kararlı ve inandırıcı adımlar atabilirse Erol Tuna önemli bir aday adayı olarak gündemdeki yerini korur, aksi halde onun ve kendisini isteyenlerin işi çok zor.