Sportif normlar içerisine haklı olduğu yerler elbette var. Özellikle takım sporlarında akşamdan sabaha bazı şeyleri değiştirmek öyle kolay değil. Ancak kafanızdaki planlamanın eylem bütünlüğü içerisinde söylemlerinizle de örtüşmesi gerekli...
Gerekli ki; toplumsal inandırıcılığınız ve tahammül seviyesi yüksek olsun...
Sevgili Yanal'la kısmen ayrıldığımız yer işte burası... Ersun Hoca'nın Başakşehir maçı öncesinde antrenman kamuflajıyla gerçekleştirdiği basınla sohbet toplantısında bu konudaki fikirlerimizi yüzüne de söyledik...
* * *
Türkiye'de kulüplerin bir yapılanma ihtiyacının olduğunu, planlı ve dengeli hamlelerle teşkilatlanması gerektiğini savunan Yanal, konu Trabzonspor'a gelip böyle bir görüntünün bulunmadığını söylediğimizde aniden ülke gerçeğine dönüş yapıp, "Kim bunu yapabilir ki. Öyle kolay mı Türkiye'de böyle şeyler?" diyerek eleştirdiği gerçeğin parçası olduğunu kabullenmişti...
İşte bu bakış açısı hem Trabzonspor'un hem diğer kulüplerin hem de Türk futbolunun içinde bulunduğu açmazların en derinidir. Yapılanıyormuş gibi görünüp, aslında günü kurtarmaya yönelik attığınız adımlar sportif ve ekonomik açıdan içinden çıkılamayacak sorunları da beraberinde getiriyor.
Kulüpleriniz Avrupa'da kaybediyor, yabancı sayısını arttırıyorsunuz, milli takımınız riske giriyor bu sefer düşürmenin yollarını arıyorsunuz...
* * *
Trabzonspor'un futbolcu kadrosuna sportif ve ekonomik pencereden bakalım... Yusuf ve Abdulkadir kendi üretimi. Maliyet boyutunda kazanç... Peki ya diğerleri?...
Yaşlıları alalım... Durica zaten sakat. Belli ki istikrar sorunu olacak. Pareira ile birlikte sözleşmesi sezon sonu bitiyor. Sosa, ocak ayına kadar kiralık. Ondan sonrası muamma. Bonservisi alınırsa ileride ekonomiye dönüşmesi kolay görünmüyor. Kucka ve Burak da aynı...
Ya kısmen genç olanlar?... Bongonda kiralık, hiç izlemediğimiz Tomas da öyle...
İşte bu gerçekler ortadayken geleceğe yönelik yapılandığı iddiasındaki bir kulübün oluşturduğu kadro bahsedilen beklentilerle örtüşüyor mu cevabını siz verin!..