Akabinde; savcılar, polisler, hakimler sürüldü. TÜRKİYE TARİHİNDE BİR İLK YAŞANDI. Paralel yapı denilerek suç dosyaları bir bir kapatıldı. Yeni savcılar ve polis şefleri ile bu dosyalarda suç unsuruna rastlanılmadı denildi. Nihayet seçimler yolsuzluk, hırsızlık “Ne istedi de vermedik” kelimeleri ile kanun devleti yerine, bireysel aklama yasaları çıkartıldı. Böylece seçim propagandaları sona erdi. Seçimler bitti.
Nihayet 4 Mayısta sansürlü Yüce Divan kurulmasına karar verildi. Muhalefet Milletvekilleri nin ortaya koyduğu yolsuzluk delilleri halkımızdan saklanarak, Kamuoyunun duyması engellendi. Kamuoyu gerçekleri öğrenmemesi için hükumet tarafından oldukça çapa sarf edildi. Suçlanan bakanların konuşmaları ise televizyonlarda boy boy verildi. Bunun adına ileri Demokrasi denildi. Televizyonları seyredenler sanki üçüncü Dünya ülkelerinde yaşadıklarını bir an düşündüler. Balyoz, Ayışığı, Ergenokan gibi davalarda ise tam tersi uygulanmıştı. Suçluların savunmaları alınmadığı gibi halka duyurulmamış, ama işledikleri söylenen suçlar satılmış kalemşorlarca yıllarca yalan yanlış dizmece suçlarla her akşam her saat Halkımızın beyinleri yıkandı. Bu tür olaylar ancak olsa olsa Teokratik, Monarşi, Krallık ve Diktatörlükle yönetilen ülkelerde olur.Yanı Muz Cumhuriyetlerinde
Hukuk askıya alınmış. Suçlular, hırsızlıklar, yolsuzluklar Milletvekillerinin parmakları ile aklanır hale gelmiştir. Sanki T.B.M.M.inde bulunanlar,yargı ve yasa uygulayıcıları haline gelmiş.Kimin Milletvekili fazla ise onların dediği oluyor. Milletvekilleri artık yargı ve hukukun yerini almış durumda.
Mahkemeler sadece garibanlara ve hükumet karşıtları için görev yapar hale getirilmiş. Yargı sadece Siyasilerin vereceği kararları onaylama, hükumete noterlik vazifesini yerine getirme durumuna düşürülmüş. Hele hükumet yanlısı olanları sorgulamak imkansız hale gelmiş. İmtiyazlı toplum yaratılmış. Başbakan izin verirse dava açılabilecek ve soruşturma yapılabilecek. Bakanların suçlu olup olmadığının kararını gelişmiş ülkelerde Hukuk verir. Bizde ise Milletvekilleri veriyor. Sorarım! Nerede hukuk. Nerede bağımsız yargı, nerede adalet, nerede hakkaniyet, nerede özgürlük, nerede Demokrasi, nerede adil düzen, nerede Kutsal Dinimiz, nerede insan hakları, nerede Anayasa, nerede kanunlar. Kime uygulanıyor, kime uygulanmıyor. Siyasetçiler bunları bir birinize sormalısınız? Değerli vatandaşlar sizde bu yazılanları kendinize sorun. Vicdanınızın sesini dinleyin kararınızı verin.
Başta sanki üçüncü dünya ülkesin de kendimi hissediyorum deyince, belki de beni yadırgadınız. İşte bu yazdıklarımı, gördüklerimi, okuduklarımı ve yaşadıklarımızın üçüncü Dünya ülkesi olduğumuzun kanıtıdır.
Bu tür yargılanma Sadece Kabile Devletlerinde olur. Böylece bizden olan ve olmayan diye Millet ikiye ayrılır. Hükumetten yana olanlara yargı kapalı, olmayanların nefes alması bile yasak. Ya suçsuz yere zindanlara konulur, ya da iş hayatı zindan edilme yoluna gidilir. Yıllar sonrada kumpas var diyerek, vatan hainleri ile şerefli Türk Subayları aynı kefeye konularak salı verilir. Önce İŞID=PYD=PKK denilir sonra Amerika istedi diye PYD ye yardım edilir.
APO, KANDİL VE VATAN HAİNLERİ BİRLEŞTİ
İmralı’da ki katilin hazırladığı demokratikleşme paketinde, Demokratik özerklik yasal zeminde imzalandıktan sonra, silahların bırakılacağını belirtiyor. Şimdide Aponun bildirgesi Kandile getirildi. Bu şer üçgeni ülkenin parçalanması için nasıl karar verecektir. Bekleyip Türk Milleti olarak göreceğiz.İnşallah bu şer üçgenine hem yaratan hem de Halk izin vermeyecektir Değerli Vatandaşlarım “işte ileri demokrasi ve Yeni Türkiye”. Sakın unutmayın.
ÖMER ARSLAN 12-12-2014