Sizlerde farkındasınız herhalde topraklarımız ayaklarımızın altından kaymakta. Her gün ülke geneli her şehirde on binlerce bina yapılmakta ve satılmaktadır. Bu durum bana biraz tuhaf gelmekte. Çünkü bu kadar ve bir o kadar pahalı binaları kim ve ne için alır?!
Örnek verecek olursam şehrim geneli çok verimli tarım arazileri üzerinde on binlerce bina yapıldı. Bu yapılaşmalara örnek verecek olursam Çukurçayır, Kaşüstü ve Pelitli Beldelerini verebilirim. Bu durum hemen hemen her şehrimiz için geçerlidir.
Fakat ne hikmetse yöneticilerimizden biri çıkıp ta ne oluyor kardeşim demiyor?! Çünkü tarım arazilerinin üzerine binalar yapılmaktadır. Korkum o dur ki yakın bir gelecekte ekilebilir arazilerimiz yok denecek kadar azalacaktır. O zaman insanımızın ihtiyaç duyduğu meyve , sebze ve gıdalar nereden tedarik edilecek?! Yoksa Allah muhafaza bugün olduğu gibi dışarıdan mı ithal edilecek?! Çünkü bugün kendi kendine yeterli yedi ülkeden biri denilen Türkiye buğday, hayvan ve şekerpancarı gibi gıda maddelerini dışarıdan ithal etmektedir.
Biri buna mutlaka dur demelidir… Aksi takdirde yakın bir gelecekte ürün ekmek için toprak bulamayacağız.
Yapılan binaların satın alınma oranlarına baktığımız zaman yabancılar öne çıkmaktadır. Burada bana Nizamettin Hocam bu kadar şüpheli olmayın nasıl ki onlardan bizler satın alıyorsak onlar bizden satın alsa ne olur dediğinizi duyar gibiyim. Burada önemli olan bir toprağın ve üzerinde ki bir binanın satın alınması değil . Burada önemli olan yabancıların satın aldıkları arsa ve binalarda ki sahiplenme duygusu! Bizler yatırım için satın alırız fakat onlar emperyalist düşüncelerle satın almaktadırlar. Kurtuluş savaşımız zamanında bu adamların evlerinin silah ve mühimmat evlerine döndüğünü asla unutmadık. Burada kafa önemli.
Bana göre yabancılara toprak satmayalım demem fakat toprak satarken mutlaka bir sınırlama getirmeliyiz. Şu örneği de verdiğimizde herhalde sizlerin de izanlarında önemli ve bir kadar da manidar bir duygu oluşacaktır. 1945’li yıllarda Filistin’de Israil toprak satın almaya başlandığında kardeşlerimizden herhangi bir olumsuz söz çıkmamaktaydı. Her şey güllük ve gülistanlıktı gelsin paralar gitsin topraklar havası vardı. Fakat ne oldu İsrail bu toprak satın almayı o noktalara getirdi ki artık bugün geline noktada kardeşlerimiz Filistin’de misafir konumuna düştüler. Bugün Filistinli kardeşlerimiz Filistin’de misafirdirler. Filistin’in sahipleri Yahudilerdir. Bundan dolayı da her gün ölmekteler. Tüm bu sebeplerden dolayı da kimse bana Nizamettin Hoca bu kadar şüpheli olma demesin… Yabancılar toprak satın alırken daha bir dikkatli davranmalıyız…Yoksa yarın çok geçmiş olabilir…
Toprak politikaları geliştirmeliyiz. Bizlerin verilecek bir metre toprağımız yoktur. Nasıl ki cennet mekan 2. Abdülhamit Emanuel Karasu kendisinden Filistin topraklarını Osmanlının tüm dış borçlarına karşılık istediğinde verdiği cevap bizler o toprakları silahla aldık ve ancak kanla veririz demişse bizlerinde cevabı budur. Kanla aldık kanla veririz…