Yani haziranda kulüpler, temmuzdan sonra da takımlar bir sezonun üzerinde inşa edileceği binanın temellerini atmaya başlarlar... Bahsettiğimiz genel doğru, futbolun felsefesi içerisindeki takvimin özetidir. Kısacası takımlar bu aylarda ektiklerini kış döneminde biçerler...
Bizce takımlar biten sezonun mayısında değil, bir önceki yılın haziran-temmuz aralığında başarı grafiklerini dizayn ederler... Bu gerçek Trabzonspor için normalin üzerinde bir anlam ifade ediyor; hele bu sezon için!...
Tam anlamıyla enkaza dönmüş, içi boşaltılmış, ruhu kaybolmuş futbolcu kadrosundan yeni bir başarı hikayesi çıkar mı bilinmez!... Açık söyleyelim bu şartlarda çok zor ama umutsuz da yaşanmıyor!...
Bahsettiğimiz noktada elbette en büyük sorumluluk Yönetim Kurulu ve Başkan'ın omuzlarında... İddialı mesajlarla toplumun hayal dünyasına dokunan, heyecanlarını okşayan ancak zamanla gerçeklerle yüzleşen bu kadro, önce kendi içerisindeki ilk şaşkınlığı atlattıktan sonra şimdi bütün yapıyı elden geçirmek zorunda...
Bunu yaparken toplumdan biraz süre istemeleri hakları. Rahat hareket etmek, varsa planları hayata geçirmek, insan kaynaklarını yönetmek, yeniden katmak doğrultusundaki girişimleri sakin kafayla kotarmayı arzulamaları doğal!...
Sezon içerisinde söylenecekler söylendi, eleştiriler dillendirildi, hatalar ve gidilmesi gereken yolla ilgili fikri olanlar bunları seslendirildi. Herhalde iradenin başındakiler bu değerlendirmelerden kendilerine göre almaları gereken mesajları almışlar, kulübü biraz daha iyi tanıyarak yol haritalarını belirlemişlerdir...
Şimdi biz yol göstericilere düşen; mevcudun rahat çalışmasına olanak sağlamak adına, sessizce, ufak tefek yönlendirmelerle yapılacakları izlemek, gidilecek yolun Trabzonspor'u nereye taşıyacağını beklemek olmalıdır. En azından biz kendi adımıza böyle davranmayı uygun görüyoruz...
Aslına bakılırsa geçmiş dönemlerle kıyasladığımızda bugün icranın başındakilere sıkıntı çıkaracak yoğun bir eleştiri ortamı söz konusu değil... Fakat yine de sükunete azami özen gösterilmeli, başta kadro oluşumu olmak üzere yönetim ve teknik heyetin ortaya çıkaracağı projeyi sakince beklemeliyiz...
Öyleyse şimdi yapılacakları gözleyelim, sessizce izleyelim!
-----------------------------------------
Boilesen'e dikkat!
Trabzonspor gündeminde fazla yazılıp çizilmeye başlayan Ajax'ın Danimarkalı oyuncusu Nicolai Boilesen'in devamlılığıyla ilgili veriler biraz kafamızı karıştırdı. Henüz 24 yaşında olan oyuncunun 2011-12 sezonundan itibaren geçirdiği sakatlıklar ve oynamadığı süre müzmin problemlerle karşılaşma ihtimalini gözler önüne seriyor. Sakatlık sorunları 19 Eylül 2011 tarihinde başlayan Danimarkalı futbolcu, 19 Eylül 2011 - 18 Şubat 2013 döneminde uyluk problemleri nedeniyle toplam 514 gün sahalardan uzak kalmış, tam 72 müsabakada forma giyememiş.
2013-2014 sezonunda hastalığı nedeniyle 4, aynı uyluk sorunu yüzünden de 68 gün oynamayıp, 36 maç kaçırmış... Ajaxlı futbolcunun 2014-2015 sezonu sakatlık periyodu da oldukça vahim. Bu sezonda beyin sarsıntısı, diz, ayak bileği ve kas problemleri yaşayan Boilesen 111 gün sakatlık sorunu yaşarken, 14 maçta görev alamamış. Geçen sezon zaten yok!. Bu veriler ortada müzmin bir sorun olduğunu açıkça gösteriyor. Elbette scout ekibi tüm bu verileri biliyor ve planlamasını ona göre yapıyordur. Biz yine de hatırlatalım istedik.
---------------------------
Yanal'ın Yumlu ısrarı!
Trabzonspor'un Trabzonlu oyuncusu Mustafa Yumlu konusunda özellikle Teknik Direktör Ersun Yanal'ın ısrarı etkili oldu ve bu futbolcu kalma konusunda son sözü söyledi. Yönetim belki yolların ayrılmasını düşünüyordu ama teknik heyetten gelen talep anlaşma doğrultusunda etkili oldu. Yanal'ın Mustafa konusundaki tavrının gerekçelerine gelirsek. Bir defa Ersun Yanal, sezon boyunca Lig TV yorumcusu olarak tüm Süper Lig maçlarını hem izleme hem de istatistiki verilerine anında ulaşma imkanına sahipti.
Lig TV'nin resmi istatistikçisi OPTA'ya göre Türk oyuncular arasında oluşturulan en iyi onbirde Mustafa Yumlu'ya yer vardı. Yumlu sergilediği 114 uzaklaştırma, 23 engelleme ve 83 pas arası performansıyla bu başarıyı elde etmişti. İşte bunu bilen Ersun Yanal, hele de takımın transferde yaşadığı ve yaşaması muhtemel sıkıntının farkındayken Mustafa'nın gönderilmesine sıcak bakmadı, doğru yaptı. Kendisini dinleyen yönetimin de elbette bu doğrulukta payı büyük. Popülizmle değil, gerçekler doğrultusunda alınan kararın tüm taraflara hayırlı olması dileğiyle.