YOLSUZLUK ile itham edilen 4 eski bakanla ilgili TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşme dün sonuçlandı. Soruşturma Komisyonu’nun raporunda adı geçen Çevre ve Şehircilik eski bakanı Erdoğan Bayraktar, İçişleri eski bakanı Muammer Güler, AB eski bakanı Egemen Bağış Genel Kurul salonundaki görüşmelere katılıren, Sanayi ve Ticaret eski bakanı Zafer Çağlayan katılmadı.
‘Hırsızlık Yapan Kızım Fatıma da Olsa Cezalandırırım’
TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelere CHP İstanbul milletvekili ve eski müftü İhsan Özkes’in açtığı pankart damgasını vurdu. Özkes, “Hırsızlık yapan, kızım Fatıma da olsa cezalandırırım. Hz Muhammed” yazılı pankart açtı. Daha sonra Komisyon Başkanvekili Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç raporun detaylarını anlattı.
Bayraktar: Beni Sevin, Sevgiye İhtiyacım Var
MİLLETVEKİLİ Tunç, MASAK raporunda kara para aklamaya ilişkin somut bir veri olmadığını ileri sürerken, eski bakanlar konuşmak istemedi. Eski bakan Erdoğan Bayraktar, “Yakın arkadaşlarım, dostlarım konuşmamamın daha hayırlı olacağını söylediler. O yüzden konuşmayacağım. Arkadaşlar sizi sevdiğim için bunu açıklıyorum. Siz de beni sevin. Sevgiye ihtiyacım var” dedi.
AK Parti Bakanlarını Akladı Ama Grubunu İnandıramadı
GENEL Kurul’da daha sonra oylamalara geçildi. 21:30 sularında ilk oylama Zafer Çağlayan için yapıldı. Çağlayan, AK Parti’nin 40 civarında fire vermesine rağmen aklandı. Red oyları 264 olurken Muhalefet 276’ya ulaşamadı. Muhhalefet 243 ‘te kaldı. 7 oy da çekimser çıktı. Muhalefet sonuç açıklandıktan sonra sonucu ayakta alkışladı. Zira AK Partiden 40 civarında milletvekili Bakanların yolsuzluk yaptığına inanmıştı. AK Parti bu sonuçla büyük yara aldı.
YOLSUZLUK ile itham edilen 4 eski bakanla ilgili TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşme dün sonuçlandı. Soruşturma Komisyonu’nun raporunda adı geçen Çevre ve Şehircilik eski bakanı Erdoğan Bayraktar, İçişleri eski bakanı Muammer Güler, AB eski bakanı Egemen Bağış Genel Kurul salonundaki görüşmelere katılıren, Sanayi ve Ticaret eski bakanı Zafer Çağlayan katılmadı.
Bartın Milletvekili Yılmaz TUNÇ eski Bakanlarla ilgili raporların detaylarını anlattı. Tunç,tapelerin geçersiz olduğunu hatırlattı. Anayasa'nın 38'inci maddesine göre "Kanuna aykırı olarak elde edilen bulguların delil olarak kullanılamayacağını" vurgulayan Tunç, "Komisyonumuz kendisine ulaştırılan soruşturma evrakını bir ihbar mahiyetinde kabul etti demiştim. Usule uygun delil araştırmasını Komisyon kendisi yaptı ve Bakanlara soruşturma önergesinde isnat edilen hususlarla ilgili maddi gerçeği sonuna kadar araştırdı ve şu sonuca vardı: Şimdi, tek tek bakanlara isnat edilen suçlar ve bu suçlamalarla ilgili Yüce Divan’a sevk etmeme kararımızın gerekçelerini sizlerle paylaşmak istiyorum" dedi.
ÇAĞLAYAN'LA İLGİLİ İDDİALAR
Tunç, şunları kaydetti:
"Birincisi, eski Ekonomi Bakanı Mersin Milletvekili Mehmet Zafer Çağlayan hakkında soruşturma önergesinde iki iddia vardı. Birincisi, İran'a altın ihracatı yapılması işlerinde imtiyaz sağladığı iddiası. İran’a altın ihracatıyla ilgili olarak Halk Bankası üzerinden yapılan işlemlerde kolaylık sağlandığı ve yine bankacılık işlemlerinde uygulanan yasal komisyon oranlarında indirim yapıldığı hususuna ilişkin iddiaların doğru olmadığı bilirkişi raporlarıyla, Halkbank Teftiş Kurulu raporuyla tespit edilmiştir. Kaldı ki tüm bu iddialarla ilgili olarak aynı gerekçelerle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da takipsizlik kararı vermiş, bu takipsiz kararı İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliğinin kararıyla kesinleşmiştir. Bilirkişi raporları, Halk Bankası Teftiş Kurulu raporu ve savcılığın kesinleşmiş takipsizlik kararı hep birlikte değerlendirildiğinde bu iddia ile ilgili olarak Sayın Çağlayan'ın İran'a altın ihracatında imtiyaz sağladığına ilişkin Yüce Divana sevk edecek bir delil bulunamamıştır.
Sayın Çağlayan ile ilgili ikinci iddia, Gana'dan kaçak yollarla yurda sokulmak istendiği iddia edilen 1,5 ton altınla ilgili adli ve idari soruşturmaları engelleyerek altının Dubai'ye çıkışını sağlamaya çalıştığı iddiası. Geçen hafta da Gümrük eski Bakanımızla ilgili aynı soruşturma önergesi tekrar verildi. Gana'dan gelip Dubai'ye giden, İstanbul'da yakıt ikmali yapan 1,5 ton altın yüklü uçakla ilgili yapılan ihbarın ardından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı 2012'de soruşturma başlatıyor. Burada resmi belgede sahtecilik, kaçakçılık ve rüşvet suçlarından yapılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veriliyor. Aynı fiil ile ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da bu konuyu soruşturuyor, tabii 270 gereğince tekrar kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veriliyor. Bu nedenle Zafer Çağlayan'ın Gana'dan gelip İstanbul'da yakıt ikmali yapan ve Dubai’ye giden altın yüklü uçakla ilgili olarak adli ve idari soruşturmaları engellediğine ve altının Dubai’ye çıkışını sağlamaya çalıştığına ilişkin komisyonumuzca hiçbir delil elde edilememiştir, bunu muhalefete mensup arkadaşlarımız da gördü. Bu olayla ilgili Bakırköy Cumhuriyet Savcılığının yapmış olduğu araştırmadaki bilirkişi raporlarıyla da bu olay açıklığa kavuşmuştu, soruşturma önergesinde belirtilen suçlamaların gerçekleşmediğine ilişkin kararımız bu şekilde, Yüce Divana sevke dair bir delil elde edilemediğinden.
GÜLER'LE İLGİLİ İDDİALAR
İçişleri eski Bakanı Mardin Milletvekili Muammer Güler hakkında ise 3 iddia var. Soruşturma önergesinde bahsedilen şahsın araçlarına trafikte emniyet şeridini kullanma imtiyazı verdiği ve adı geçen şahıs için koruma polisi görevlendirdiği iddiası. Bu şahısla birlikte gözaltına alınan bazı şüphelilerin ve yakınlarının yasaya aykırı olarak istisnai yoldan Türk vatandaşlığına geçirilmesini sağladığı, bu şahısla ilgili adli veya istihbari çalışma yapılıp yapılmadığının araştırılması için talimat verdiği, bu şahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkan haberlerin engellenmesi için girişimde bulunduğu iddiası. Tüm bu fiillerle ilgili olarak Muammer Güler’in oğlu Barış Güler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yapılmış, soruşturmada delillerin hukuka aykırı olarak toplandığı kanaatine varılmış, suç işlemek için örgüt kurmak, rüşvet almak ve vermek suçlarından kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararıyla kesinleşmiştir.
İddia edilen eylemler doğrudan İçişleri Bakanlığının görevleri arasında kabul edilecek hususlar olmayıp Türk Ceza Kanunu’nun 204’üncü maddesinde tanımlanan resmî belgede sahtecilik, 255’inci maddesindeki nüfuz ticareti, 252’nci maddesindeki rüşvet ve 285’inci maddesindeki gizliliğin ihlali suçlarının yukarıda izah edildiği üzere, unsurları itibarıyla oluşmasına vücut vermeyeceği gibi hukuka uygun olarak elde edilen deliller muvacehesinde kanıtlanamamıştır. Bu nedenlerle, İçişleri eski Bakanı Mardin Milletvekili Muammer Güler’in iddia edilen fiilleri işlediğine dair yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediğinden Yüce Divana sevk edilmemesine karar verilmiştir.
BAĞIŞ'LA İLGİLİ İDDİALAR
Avrupa Birliği eski Bakanı İstanbul Milletvekili Egemen Bağış hakkında da 3 adet iddia vardır. Bahsedilen şahsın, turizm belgeli bir otel kiralama girişimi ile yakınlarına vize alınması işleri için aracılık ettiği iddiası var ancak hep beraber araştırdık muhalefete mensup arkadaşlarımızla, ne bir otel kiralama girişimi var ne de bir vize başvurusu var. Bu şahısla ilgili bir soruşturma olup olmadığı yönünde ilgili kurum ve kuruluşlarda araştırma yapılmasını sağladığı iddiası var ancak buna ilişkin hiçbir delil yok. Bu şahsın faaliyetiyle ilgili olarak basında haber yapılmasının önlenmesi için girişimlerde bulunduğu iddiası var, buna dair de hiçbir görüşme kaydı ve delil yok.
İddia edilen fiillerin gerçekleştiğine dair hiçbir somut delil elde edilemediğinden ve bu fiillerin hiçbirinin Avrupa Birliği Bakanlığının görev alanıyla ilgili olmaması nedeniyle görevinin ifasıyla ilgili bir iş yapması veya yapmamasından söz edilemeyeceğinden ortada suç yoktur sonucuna varılmış, ayrıca zaten bu iddialarla ilgili olarak da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Bu nedenlerle Avrupa Birliği eski Bakanı, İstanbul Milletvekili Egemen Bağış’ın iddia edilen fiilleri işlediğine dair yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediğinden, Yüce Divana sevk edilmemesine karar verilmiştir.
BAYRAKTAR'LA İLGİLİ İDDİALAR
Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Trabzon Milletvekili Sayın Erdoğan Bayraktar hakkında ise 2 iddia var: Birinci iddia, kişiye özel imtiyazlı imar planlarını onaylatmak. İkincisi, imar planlarına aykırı olarak yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz yummak ve denetimlerden sorumsuzca geçmelerini sağlamak.
Kamuoyunda 25 Aralık operasyonu olarak bilinen Sayın Bayraktar’ın oğlunun şüphelileri arasında bulunduğu dosyada bahsedilen konular soruşturulmuş, yapılan soruşturma sonucunda suç işlendiğine dair hiçbir delil edilemediği gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30 Nisan 2014 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar da kesinleşmiştir. Komisyonumuz tarafından yapılan soruşturma sonucunda da soruşturma önergesinde yazılı fiillerin işlendiğine dair hiçbir delil elde edilemediğinden, Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın Yüce Divana sevk edilmemesi yönünde kanaat oluşmuştur."
Komisyonun hukuk çerçevesinde karar verdiğini belirten Tunç, "Komisyon üyeleri kararlarını verirken belgelere, bilirkişi raporlarına, savcılıkların kesinleşmiş takipsizlik kararlarına dayanmıştır. Hiç kimse Komisyondan hukuka aykırı delilleri baz alarak karar vermesini bekleyemez.
Ceza Muhakemesi Kanunu 135'inci madde gereğince, görüldüğü anda imha edilmesi gereken bakanların oğluyla yaptığı konuşmaları, eşler arasındaki konuşmaları, geçmişe yönelik dinleme kararlarını, ileri tarihli dinleme kararlarını, aynı IP numarasından defalarca atılan isimsiz ihbarları, dinleme ve izleme kararlarının ardından asılsız çıkan ihbarlara rağmen uzatma kararlarını, tüm şüpheliler belirlendiği hâlde davanın açılması için aylarca uygun gün beklenmesini, birbiriyle ilgisi olmayan dosyalar ile ilgili aynı gün operasyonlar yapılmasını, CMK gereğince gizli yürütülmesi gereken soruşturmaların, arama ve el koymaların adeta canlı yayınlarla kamuoyuna aktarılmasını, bunları kimse bize ceza hukukunun amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için yapıldığını söyleyemez.
Bir soruşturmada bu kadar hukuka aykırı delil bir araya geliyorsa, Anayasa, ceza hukukunun evrensel kuralları çiğneniyorsa burada bir yargısal faaliyet değil, bir siyasi girişim vardır" ifadelerini kullandı.