Turizm deyince aklımıza hemen İl Turizm Müdürlüğü geliyor. Bu kurum yerinde sayarken bu şehre gelen turistler de hep çift sayılmışdır. Bir turist aynı gün Ayasofya ve Meryemana'yı ziyaret etmişse bir kişi iki kişi,on kişi yirmi kişi yazılmış. Onun için de turist sayısı yüksek çıkmıştır. Buna rağmen,bu şehirde turizm danışma bürosu turistler görmesin diye meydan parkında tuvaletin yanına konmuş, havalimanı ve deniz limanına konulması hiç akla gelmemiştir. Bu şehrin esnafı bağımsız devletler topluluklarının dağılıp Sarp kapısının açılmasıyla bu şehre akın eden turistlere plastiği cam diye satıp kazıklamakla meşgul olunca ve bir kısmını da Nataşa diye adlandırınca hepsini kaçırmayı başardık. Şimdi Arap turistlerde aynı akıbeti yaşayabiliriz. Bu şehre gelen Kuveyt,Suudi ve Dubai'li zengin turistler ev, park ,arsa, arazi satın alıyor. Burada yaşamak istiyor, burayı çok seviyor ancak çarşıya pazara çıkınca havalimanında araca binince,otele gidince, Uzungöl'e gidince kazıklıyoruz ve bu şehre en büyük kötülüğü yapıyoruz.
Peki bu şehir sahipsiz mi? Evet sahipsiz, bu şehrin emini büyük şehir belediye başkanı Gümrükçüoğlu inşaat işleri yapıyor, ev arsa arazi alıp satıyor arada oturduğu yerden,makamında bazen STÖ başkanları bazen kurumlar uçağa binince de iş adamlarına şerefsiz deyip kavga ediyor. Arada bir de sakın yaylalarda beton ev yapmayın diyor. Vatandaş apartman dikiyor apartman. Plan yok program yok. Şehrin sahibi yok sahibi !