Ancak, maç “bitti bitecek” dediğimiz ve “3 puan ilaç gibi gelecek” diye düşündüğümüz sırada savunmada maçın başından beri yaşanan sıkıntı tecelli edince, kazanılan golünde hiçbir hükmü kalmadı.
O ki, genelde defanstan dem vurarak başladık, aynı yerden devam edecek olursak, maçın başından beri Trabzonspor savunması ile onlara yardımla görevli öndekilerin topu uzaklaştırmadaki rehavetlerini mi desem, yoksa beceriksizliklerini mi? Anlamakta çıkıntı çektim. Yenilen gollere bakın, şöyle “çeliiiikk”diyerek vurup uzaklaştıracak bir futbolcu olsaydı, bana göre hiç biri ağlarla buluşmazdı.
Ben diyeyim “dikkati çeken”, siz söyleyin “dikkatli olunması gereken” bir nokta var ki, o da Abdulkadir ile Yusuf’un geçen yıl yaptıkları çıkışın ardından yarattıkları beklentinin giderek hüsranla bitmesidir. Ya da bitirilmesidir.
Ancak, bu çocuklar “istikbal vaat eden ve yetenekleri olan gençler” statüsünde iseler, oyunu biraz da onların üzerine kurmak, yani var olan meziyetlerinden yararlanmak için bir şeyler yapmak gerekir. Yoksa, ikide bir değiştirilen oyuncular durumuna dönüştürülürler ise, hem Trabzonspor hem de bu gençler büyük bir handikabın içine itilmiş olunur.
Ez cümle; 2-3 dakikalık bir idare etmeyi savunmada beceremediğimiz için “gitti 2 puan daha” demekten başka bir şey kalmadı.