Önümüzde Türkiye olarak çok önemli fırsatlar var.Tarih önümüze artık kaçırmamamız gereken yeni ve çok önemli fırsatlar çıkarıyor.Pandemi çalkantılarının yoğun yaşandığı bugünlerde dünyamız ve ülkemizde üç önemli sorun yaşanıyor.
1- Sağlıklı gıda tedarik zinciri, dünyada kopma noktasında ama elverişli iklimi, verimli ve bakir topraklarıyla ülkemiz bu sıkıntıyı rahatlıkla atlatabilecek bir zemine sahip.
2- Biyolojik silahlar ve savaş dönemi. Aslında yakın tarihimizde sıklıkla yapılan biyolojik saldırılar eskidende yaşanıyordu ama ilk defa ensemizde hissediyoruz ve ölmekten korkuyoruz.
3-Enerji politikası değişiyor fosil yakıtlar 2035 -40' lı yıllarda bitme noktasına gelecek ya da elektrikli araçlarda görüldüğü gibi ülkelerin enerji politikalarının konseptleri değişmek zorunda kalacak.
O zaman biz;
1- Bilim ve teknolojide kendi markamızı yaratana kadar, yeniden tarımsal üretime önem vermeli ve tarıma dayalı kalkınma ve sanayileşme acilen gıda güvenliği için öncelikli konu olmalıdır.
Tarım, toprak ve genetik materyallerin korunması ve nitelikli üretime yönlendirilmesi, ülkenin ihtiyacı olan besin kaynaklarının yerinde sağlanması için öncelik oluşturulmalıdır.
Çiftcinin özendirilmesi, korunması desteklenmesi, vergi muafiyeti, üretimin faizsiz kredilendirmesi acil eylem planı olarak kısa vadeli değil uzun vadeli uygulamalarla devreye sokulmalıdır.
Ev, bahçe ve köy çiftçiliği özendirilmeli, tüm vatandaşların özellikle gençlerin toprakla barışması sağlanmalı, üretim gücüne ve zincirine dahil edilmeleri planlı olarak gerçekleştirilmelidir. Hayvancılık artı destek olarak sunulmalıdır.
Tarımla ilgili dijital çağa uygun yazılım proğramları hazırlanmalıdır. Çiftçi bilgi ağ sistemi kurulmalı ve çiftçiler anlık iletişim ağı üzerinden girdi fiyatları ve ürünlerin fiyatı ve borsaları takip edebilmelidir. Meteroloji bilgileri, ekim dikim zamanı hakkında da bilgi sağlanmalı, gübre, tohum enerji fiyatları dâhil fuar ve tarımsal gelişmelerden haberdar edilmelidir. Çiftcilerin tarım fuarlarına katılmaları için fonlar oluşturulmalıdır.
2- Biyolojik silah ve saldırılara karşı kesinlikle "milli ilaç sanayi" ivedilikle hayata geçirilmeli silah sanayine harcanan bütçe kadar bir bütçe ile desteklenmelidir.
3-Enerji politikalarının değişmesi fosil yakıt rezervi düşük olan ülkemize önemli imkanlar sunuyor. Ancak bizim ivedilikle enerjide yenilenebilir, yeşil enerji çalışmalarına önem vermemiz yatırım yapmamız gerekmektedir. Tüm bu çalışmaları planlar ve uygularken eğitim ayağını ihmal etmemeli;Yapay Zekanın hakim olduğu Dijital çağa uygun bir eğitim anlayışına geçiş yaparak Yazılım Teknolojisi,Yapay Zeka alanlarında boy göstermemiz sağlanmalıdır.Zaten yazılım teknolojisinde özellikle askeri alandaki atılımımızın sonuçlarını gururla seyrediyoruz. Ozaman bu çalışmaları tüm alanlarda Arge çalışmaları ile titizlikle ve ivedilikle desteklemeli yaygınlaştırmalıyız.
Elbetteki herbiri yoğun olarak saatlerce tartışılabilecek bu sorun alanlarıyla ilgili yeni fikir ve uygulamalar olacaktır olmalıdır da.Şu bir gerçekki başka bir Türkiye yok.Hangi sorun ve toplumsal bunalım olursa olsun devletimizin çatısına hâlel getirebilecek tahrik ,eylem ve kalkışmalardan uzak durmalı halkın siyasi eğilimine sayğı duyulmalı, kendi Kızıl Elmamıza yürüyüşümüzü engelleyecek tüm şer odakları berheva edilmelidir.
Dış politik hamlelerimize dair görüşlerimiz ;
Dış politikamız milli meselemizdir ve asla siyasi mülahazalara kurban edilemez. Devletimizin ve Milletimizin bekâ meselesidir. Bugün şehit haberlerinin gölgesi değse de güzel haberler ve hamleler devletimizin yaşam çarklarına enerji depolamaktadır.Gönlümüz, iktidar ve muhalefetiyle dış politik hamlelerimizin milli birliğimizi pekiştirdiğini görmek istemektedir.
Elbette, kadim coğrafyamızda, kılıçla değil, bilimle, düşünceyle, sanatla, edebiyatla, ekonomiyle ve yardımseverliğimizle var olmanın koşulu önce kendi evimizi düzenlemekten geçer. Ancak, kadim tarihimizin ana coğrafyasında mücadele etmeyince ülkemizin kendi siyasi sınırları içinde savaşmak zorunda kalacağımızı görmezden de gelemeyiz. Başımızı kuma gömemeyiz.Her halükarda, yaşadığımız sıkıntılar birçok kabuğu kırmamıza yol açacaktır, açmalıdır. Kendi hinderlandımız dahil Avrupa Asya Afrikada enaz kırk küsur ülkenin tarihinde biz varız. Yavaş yavaş Türkiye Cumhuriyeti dışındaki bazı ülkelerde de Türk çoğunluk ağırlığını daha fazla hissettirecektir. Dünyanın jeostratejik merkezi olan Anadolu ve Hazar coğrafyasının tüm çevresi çok büyük ağırlıkla Türktür.
Biz bu gücü, açık denizlere taşıyamadığımız için sayısız felakete uğrayıp Anadolu coğrafyasına çekilmek zorunda kaldık.Artık: Denizlerde de daha fazla varolmalıyız.Oluyoruz.Yaşadığımız tarihî, toplumsal felaketler, savaşlar, darbeler ile "Şuurumuzu" bulandırdılar, enerjimizi düşürdüler ama; bu topraklarda tarihi ağırlığımızı yok edemediler. Bunları tekrar kazanıyoruz. Yapılması gereken şuan yapılan hamlelere tüm milletce destek ve sürecin yönetilmesinde katkı sağlamaktır.
Ali AKÇA