Erdoğan giderse Ak Parti’ye razı olacaklar

Timaş Yayınları’ndan çıkan ve sonbaharda yeniden başlayacağı söylenen sokak olayları ve sonrasındaki sürece ışık tutan kitapta, ünlü MİT’çi Mahir Kaynak ile rahmetli Ömer Lütfü Mete’nin tezlerine yer veriliyor.

KÜRESEL SERMAYE, ERDOĞAN’I İSTEMİYOR

Başbakan Erdoğan’ın Taksim Gezi olaylarının ardından ‘faiz lobisi’ olarak isimlendirdiği, kitapta ise ‘küresel sermaye’ olarak tanımlanan gücün amacının Ak Parti’yi etkisiz kılmak değil Erdoğan’ı siyaset dışına çıkarmak olduğu vurgulanıyor.

Dış destekli olduğu belirtilen Cumhuriyet mitinglerine değinilen, Taksim Gezi ve benzeri sokak olaylarına göndermede bulunulan kitapta Başbakan Erdoğan’ın ancak parti kapatma, yasaklama ya da yolsuzluk gibi davalarla mahkum edilerek bertaraf edilebileceği ifade ediliyor.

Başbakan Erdoğan’ın uyumlu bir şekilde çalışmasına rağmen küresel sermayenin güçlü halk desteğiyle gelen lidere istediği gibi nüfuz edememesinin çatışmalara neden olduğu savunulan kitapta, Erdoğan operasyonunun uluslararası boyutu şöyle anlatılıyor:

İLK İHTİLAF

“Küresel sermaye Avrupa Birliği’ni bir güç haline getirmek ve Türkiye’yi de bu gücün içerisine dâhil etmek istedi. Bunun en güçlü savunucusu da İngilterey’di. Bize karşı çıkan zaten İngiltere değil, Fransa ve Almanya oldu. Erdoğan’ın Avrupa Birliği’ne yönelik politikalarında bir gevşeme olduğu, ona karşı daha uzak davrandığı şeklinde bir intiba aynı zamanda, küresel sermayeye karşı bir tavır olarak algılandı ve ihtilaf o günden itibaren başladı.”

İÇ DİNAMİKLER DIŞARIDAN BAĞIMSIZ DEĞİL

“Erdoğan’ın kellesini almaya çalışan iç dinamiklerin küresel ve bölgesel oyunculardan bağımsız olduğunu düşünmek saflıktır. ABD ile Avrupa arasında, özelde de ABD ile İngiltere arasındaki küresel rekabetin Türkiye’deki bu son gerilimin ortaya çıkmasına yaptığı katkıyı birkaç yıl sonra belki de somut belgeleriyle göreceğiz.”

ABD’NİN TAVRI

“Burada bir tek şaşırtıcı nokta şudur: Olağan şartlarda ABD’nin Erdoğan’ı desteklemesi beklenirken böyle bir görüntü yok. Sanki ABD, Türkiye üzerindeki küresel sermaye merkezli manevraların seyircisi durumunda… Eğer ABD perde arkasından bu süreçte etkili olmaya çalışmaz ise o zaman Erdoğan’ın defterinin dürülmesinde kendince yarar görüyordur. …Neden böyle olsun? Belki ABD Erdoğan’a her istediğini kabul ettiremediği için ondan sonrasına müdahil olmayı tasarlamaktadır. Belki daha güçsüz bir başbakan istemektedir.”

BABACAN EMANETÇİ OLABİLİR!

Kitapta Başbakan Erdoğan sonrası için küresel sermayeye yakın iki isim olarak Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in isimleri öne sürülüyor. Emanetçi başbakan olarak Babacan’ın görevi devralacağı iddia edilen kitapta Erdoğan sonrası şöyle resmediliyor:

“Erdoğan’ın siyasetten yasaklanması ve partinin kapatılması halinde, kendi belirleyeceği bir emanetçi değil de Babacan Başbakan ve yeni partinin Genel Başkanı olursa Türkiye küresel sermaye ile daha yoğun ilişki içinde bulabilir kendini. Bu, bir anlamda İngiltere’nin Türkiye’de ABD’nin önüne geçmesi, daha etkin hale gelmesi demektir. Elbette böyle bir süreç ABD’yi hayli rahatsız edecektir. O zaman ne sorunlar çıkacak, başımıza daha neler açılacak bilemiyoruz.”

EMİNE DOLMACI KİMDİR?

Gazeteciliğe 1994 yılında başlayan Emine Dolmacı, 1996 – 2004 yılları arasında Zaman Gazetesi Ankara Haber Merkezi Politika Muhabirliği yaptı.Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit, Recai Kutan, Muhsin Yazıcıoğlu, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan, Numan Kurtulmuş gibi siyasi liderleri takip etti. Başbakanlık muhabirliği yaptı. Ankara gazeteciliğinin önemli isimlerinden Dolmacı, 2004 yılından itibaren İstanbul’da gazetecilik yapmaya başladı. Zaman Gazetesi İstanbul Haber Merkezi, Pazar ve Gençlik eklerinin ardından yazı işlerinde  görev alan Dolmacı, politikanın yanı sıra Güneydoğu, PKK, faili meçhuller, insan hakları, nefret söylemi alanındaki araştırma haberleri ve röportajlarıyla tanınıyor.