26 Temmuz 2024 tarihinde yakılan olimpiyat ateşi 11 Ağustos 2024 Tarihinde söndürüldü..
Bu tarihler arasında yapılan 2024 Paris olimpiyatları sona erdi.
Bu olimpiyatlara 204 Ülkenin katıldığı kayıtlara geçti.
Olimpiyatları, ABD birinci sırada Çin ikinci sırada, Japonya üçüncü sırada tamamlarken Türkiye 64 ‘üncü sırada tamamladı.
Böylece Türkiye 40 yıl sonra ilk kez bir olimpiyatta “altın “madalya alamamış oldu.
En son 1984 yılındaki olimpiyatları da “altın” alamadan kapatmıştık.
Bu olimpiyatlara damga vuran, tartışılan bazı olayların da sporcuları etkilediği bir gerçektir.
Bizim acımızdan baktığımızda, İlk önce irdelenecek mesele sporcularımızın kılık ve kıyafeti.
Evet, Türk insanının giyimine vermiş olduğu önem gelenek ve göreneklerini ön planda tutmasından bilinmektedir.
Öyle ki; bir kişiye baktığınızda hangi bölgeden olduğunu söylemekten zorlanmazsınız.
Bu bizim Türk insanımızın bir zenginliğidir.
Osmanlı döneminde bile sarayın bir “bezirganbaşı” sı vardı.
Ülkemizin en önemli renkleri Kırmızı ve Beyazdır. Bu renkler Şanlı Türk Bayrağının rengidir.
Bu renklerden kırmızı olan Kurtuluş Savaşı sırasında toprağa karışan Şehitlerimizin “kan” ‘ını beyaz olan ay ve yıldızımızda “özgürlüğün” simgesi olarak tanımlanmıştır.
Böylesine anlamlı böylesine geçmişine sahip bir renkli bir bayrağımız olmasına rağmen,
Neden bizim sporculara İsrail bayrağını andıran pijama şeklindeki giyisiler giydirildi.
Sporcuların giyimi ile ilgilenen kurum ‘a bazı önerilerde bulunulmadı mı?
Ayrıca, bu Olimpiyatlar ev sahipliği yapan Fransa’nın özellikle artık tüm dünya ülkeleri arasında küçümsenmeyecek olan bir LGBT kültürünü tüm dünyaya kabul ettirmesinin bir işareti olmuştur.
Adeta sporcuların (Özellikle Güç’e dayanan Boks, tekvando gibi) kelimenin tam anlamıyla ne olduklarının belli olmadığı eş cinsellerin yarıştığı haksız bir olimpiyat olmuştur.
Fransa LGBT ve eş cinselliğin başını çekmektedir. Bu olimpiyatlarda amacına ulaşmıştır.
Kendi Ülkemiz açısından söylüyorum bu konuda derhal önlemler alınmalıdır. Özenti sadece bundan ibaret değildir.
Erkeklerin kızlara, kızlarınsa erkeklere özendiği bir ortam içerisindeyiz.
Aile mefhumu ortadan kaldırılmak ve sapkın bir gençlik yetiştirilmek isteniyor.
Türkiye’de de evlilik yaşı her geçen gün biraz daha ileriye taşınıyor. Hal bu ki, evlilik bir insani ihtiyaçtır.
Evlilik her iki cinsi de gayri meşru yollardan koruyan büyük bir kalkandır.
Burada gençlikle ve aile ile ilgilenen bakanlığı göreve çağırıyoruz.
Batılı ülkelere bakıyorsunuz spor karşılaşmasında kendi insanının renklerinden kimse yok hepsi siyahi.
Neden? Evlilik yaşı 50’yi bulmuş evlilik yapılacak ortam yok. Sağlıklı bir evlilik yapılmadığından nüfus gün geçtikçe azaldı.
Cevap; insanlar bu eş cinsellik, lezbiyenlik kısacası LGBT sapkınlığına düştüğü için.
Başka bir soru daha; Avrupa neden birçok ülkenin insanını tebaasına geçirdi.
Buda irdelenecek bir soru.
İlk zamanlar, Almanya, Fransa, gibi ülkeler bizim insanımızı kendi tebaasına geçirmek istediğinde sıcak bakmıştık. Hatta sevinenler bile olmuştu.
Ama durum şimdi çok farklı orada doğan ve sporcu olan çocuklar tebaasına geçtiği ülkenin Milli takımında oynuyor. Türkiye’yi ikinci plana itiyor.
Bu ülkeler kendi ülkelerinde aile mefhumu bittiğinden böyle bir yönteme baş vurmuşlardır.
Sonuç olarak, Avrupa’nın ve Asya’nın en Temiz ve Pak ülkesi Türki’yedir.
Bizi her taraftan vurmaya çalışıyorlar. O olmadı, şu olmadı, bu olmadı şimdide insanın en zayıf noktası olan “nefisten” vurmaya çalışıyorlar.
Bu oyuna gelmeyelim. Ne yediğimize ne içtiğimize ne giydiğimize dikkat edelim.