İktidar olan parti, seçim olduktan hemen sonra önündeki seçimi hedef gösteriyor ve kendince safları sıkı tutuyor, sıklaştırıyor.Sayın Cumhurbaşkanımız o derece seçimi yaşıyor ve yansıtıyor ki; seçildiği günden bu tarafa yeni seçimi konuşuyor, konuşturuyor.Hatta "Ben kaybedersem hepiniz kaybedersiniz." diyerek partisinden olan ya da partisi sayesinde var olan insanları ciddiyetle seçime asılmaya zorluyor.Muhalefette de durum farksız. Seçimin ardından yeni seçim konuşulur, erken seçim talepleri bitmek bilmez. Seçim olunca da kazanan, kaybeden aynı terane ile yola devam eder.Ne söylemler değişir ne de söyleyenler. Bu, sokaktan kopuk kendi halinde, hedefinde, dünyasında isimler etrafında siyasetin boğulmasının tezahürüdür.Oysa siyaset toplumu yönetmek, siyasetçi de toplumu yönlendirmek için vardır.Toplumun taleplerini, tepkilerini, taassuplarını, tenasüplerini okuyan, yorumlayan, yönlendiren ve günün sonunda bunlara doğru çözümleri sunan, cevapları veren kişiler ziyadesiyle toplumun içinde vardır.Günümüz siyasetinin ruhu bu kişilere set kurmak üzerine kurgulanır.Bugün millete liderlik, vekillik yapan veya yapmaya aday olan, en azından adaylık için güçlü bağlar kuran, lobi oluşturan isimlere bakıp bir de toplumun siyasetten beklentisine bakıyorum.Ciddi bir hayal kırıklığı ve çıkmazda bir toplum portresi görüyorum.Fındık sezonu fındık bahçesinde, çay sezonu çay bahçesinde, gezip gezip kurdele keserken, aynı yerleri farklı zamanlarda ziyaret ederken resim atarak toplumsallık kazanmaz siyasetçi. Önce irade olacak. Karar verebilen, kararlı durabilen bir irade... Sonra da idare olacak. Yani, yönetmek.Biz idareyi millete söz verip milleti geçiştirmek, baştan savmak, oyalamak, kandırmak olarak gören ve bunu kendine tarz edinen siyasetçilere o kadar alıştık ki "idare"nin gerçek anlamını unuttuk. İktidarın yaptığı her şeyi yanlı ve yanlış gören muhalefet anlayışı da toplumda karşılık bulmuyor.Biz toplumun geneline ayna tutuyoruz. Ukrayna -Rusya savaşında ülkemizin uyguladığı politikayı takdir etmek siyasi erdemliliktir.Çünkü hiçbir seçim, seçim başarısı Ülke menfaatinin önünde, üstünde değildir, olamaz.Bunu söylerken de ülkede olan devasa sorunlara ve iktidarın çaresiz, çözümsüz duruşuna karşı kayıtsız kalamayız. Kendilerine yansıyan sorunlara karşı makul, mantıklı çözümler sunan muhalefetin de hakkını teslim etmeliyiz.Burada mesela elektrik faturası ödemeyin, araç almayın gibi politikaların sorunlu olduğunu vurgulamadan geçemeyiz.Korku ikliminde bunalan millete karşı, kimin ve neden yaptığına bakmadan parmak sallanmasına tepkisiz duramayız.Milletin net ve rasyonel çözüm beklentisine karşı siyaset, soyut söylemler geliştiriyor. Kısır bir döngünün içinden nasıl çıkacağız? Bugün siyasete soracağımız doğru soru budur. Peki bu soruya nasıl cevap bulacağız? Yerelden genele bizi temsil eden isimlere bakın, bu isimleri gözünüzün önüne getirin.Mevcut Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu bunlardan iyisine yol verir mi? Evet daha iyiyi arayalım ancak siz formülü yanlış yazarsanız, vereceğiniz hiçbir değer doğru sonuç elde etmenizi sağlamayacaktır. Lider sultası, biat kültürü ve bahşiş gibi dağıtılan kayırmacı bir politik zemin,var olanlardan daha iyisinin çıkmasına yani toplumu toplum yanı güçlü, toplum adına faydayı önceleyen insanların yönetim yetkisiyle yetkilendirilmesine müsaade etmiyor.Seçtiğimiz insanlar tarafından değil liderlerin bize seçtirdiği isimler tarafından yönetiliyor olmak akılcılık, demokrasi gibi afilli olguların içinde açıklayacağımız durumlar olamaz. Aday belirleme sürecinde ülkeyi yönetecek kişiyi bile "gel Muharrem" diyerek kürsüye çağıran, esasen bir parti Genel Başkanı değil bizim siyasetimizin taa kendisidir.Önce zihniyetler, sonra millet, sonra da siyasi kültürümüz değişmeli.Deve misali, siyasetimizin neresi doğru, neresi sağlam, neresi kuvvetli; her yeri eğri, sakat, zayıf... Onun için seçim çözüm değil ya da tek doğru çözüm değil.Adamı, zamanı, imkanı olanlar değil adam olan, millet için gayretli ve milletin yaşam kalitesini yükseltecek isimler bulmalıyız. Tahtalara, dosyalara, cüzdanlara, listelere adı yazılı olan isimleri silip toplumun yazdıği isimlerle siyaseti şekillendirmeliyiz. O gün, Ülkenin gerçekten yeni bir yönetim anlayışı, yeni bir sistemi var diyebiliriz.Yoksa hep söylerim "Eski tas eski hamam".
Davut ÇAKIROĞLU
Trabzon Büyükşehir belediye Meclis üyesi