Pehlevan, 9 Nisan 2025 tarihinde TMO'nun kabuklu fındık satışı ihalesiyle piyasaya ani şekilde müdahale ettiğini belirterek, “Fındık fiyatında yukarı yönlü bir hareket görülür görülmez, alelacele piyasaya fındık sürülüyor. Bu da üreticiyi değil, büyük oyuncuları memnun etmeye dönük bir politika” dedi. Pehlevan, bu durumun hem devleti hem de üreticiyi zarara uğrattığını ifade etti.
HEM DEVLET HEM DE ÜRETİCİ ZARARDA
Pehlevan, TMO, yukarı yönlü fiyat eğilimini görünce hemen harekete geçti diyerek şu cümlelere yer verdi: “Emeksiz, ganimet gibi gelen fındığı piyasaya sürerek fiyatları kırmayı amaçlıyor. Bu, hem devleti hem de üreticiyi zarara uğratan, ama belli kesimleri memnun eden bilinçli bir adımdır. Beklenen bir senaryo artık; kimse şaşırmıyor, çünkü çiftçinin kara gün dostu olması gereken kurum, uzun süredir patronların kara gün dostu haline geldi. Yıllardır tekrar eden bu senaryonun 2025 yılında da sahnelenmesinin kabul edilemezdir. Üretici alın teriyle üretirken, masa başında karar alanlar piyasa dengeleriyle oynuyor. Bu tablo sürdürülebilir değil.”
“FİSKOBİRLİK DEVREYE ALINMALI, TMO GERİ ÇEKİLMELİ”
Cemil Pehlevan, fındıkta fiyat istikrarı ve üreticinin korunması için TMO’nun değil, üretici örgütü Fiskobirlik’in devreye alınması gerektiğini belirterek, “Fiskobirlik, 90 yıllık tecrübesiyle kendi tesislerinde işleyip doğrudan ihracat yapabilen bir kurum. Güçlü devlet desteğiyle birlikte alım politikalarının bu yapı üzerinden yürütülmesi üreticiyi tekelleşmeye karşı koruyacaktır. TMO’nun piyasaya ürün sürerek fiyatı düşürmesi üreticiyi ağır zarara uğratıyor. Bu dönemde yapılan satışların ardından fındık fiyatlarında yaşanan sert düşüşler çiftçiyi perişan ediyor. Fiskobirlik’in sadece bir alım kurumu değil, aynı zamanda uluslararası pazarda Türkiye’nin değerini koruyacak stratejik bir aktördür. Bugün fındığı dışa doğrudan ulaştırabilecek, katma değer üretecek bir sistem var elimizde ama değerlendiremiyoruz” dedi.
Pehlevan, fındığın sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir ürün olduğuna da dikkat çekerek, “Fındık, Karadeniz insanının geçim kaynağıdır. Düzce’den Artvin’e, Trabzon’dan Tokat’a kadar 16 ilde, 123 ilçede, 3.200 köyde yaklaşık 500 bin çiftçi tarafından üretiliyor. Doğrudan ve dolaylı olarak 5 milyondan fazla kişiyi ilgilendiren bir sektörden bahsediyoruz. Fındık üretimi, bu ülkenin tarım stratejilerinde en ön sırada yer almalı. Meclis, fındığı milli ve stratejik ürün kapsamına almalıdır. “Yağmurda, güneşte, aç susuz dallarda çalışan üreticinin emeği görmezden geliniyor. Kazanç her zaman bir kesime, zarar hep üreticiye yazılıyor. Bu düzen devam edemez. Üretici üretimden vazgeçerse, ihracatçı da satacak ürün bulamaz. Bu, tek taraflı bir kazanç düzeni değil; çiftçiyi ayakta tutan, sürdürülebilir bir sistem olmalı.” ifadelerine yer verdi.
“TMO ÜRETİCİYE DEĞİL, PİYASA AKTÖRLERİNE ÇALIŞIYOR”TMO’nun satış yaptığı firmaların yine üreticiye fiyat baskısı uygulayan büyük aktörler olduğunu ifade eden Pehlevan, bu dengesizliğin sona ermesi gerektiğini vurguladı. Pehlevan, “TMO aldığı fındığı belli bir kârla yine piyasaya sunuyor ama kazanan üretici olmuyor. Üretim maliyetleri artarken, satış fiyatları baskılanıyor. Devletin kurumları üretici için değil, fiyat oyunları için kullanılmamalı.” dedi.
“TBMM GÖREVE! FINDIK İÇİN TARİHİ ADIMI ATIN!”
Pehlevan, iktidarı ve muhalefeti fındık için ortak hareket etmeye çağırdı: “TBMM’nin, fındığı milli ürün kapsamına alması artık bir gerekliliktir. Hep birlikte bu tarihi adımı atalım. Çünkü Karadeniz’in geleceği bu ürüne bağlı. Bu ürünün kaderi birkaç ihalenin, birkaç büyük aktörün eline bırakılamaz. “Bu satışı yapanlara soruyoruz; eğer bu fındık sizin olsaydı, böyle mi satardınız? Konforlu koltuklarınızda rahat uyuyabiliyor musunuz? Uyuyorsanız sorun yok, ama biz uyuyamıyoruz. Üretici uyuyamıyor. Fındık için adalet istiyoruz.”