Hakeme kırmızı kart gösterdiği için kahraman ilan edilen Salih Dursun’u hangi mantıkla sahaya sürdüğü anlaşılamayan teknik adamından, Onur’un koruduğu kaleye attığı golün ardından böyle bir ortamda aşırı bir sevinç göstermenin zararlı olabileceğini hesap etmeyen, ya da edemeyen Fenerbahçe futbolcusuna...
Emniyeti sağlama yerine seyretmeyi yeğleyen güvenlik mensuplarından, tribünde olup biteni sinemada imişçesine izleyen idari ve adli yöneticisine... Yangına körükle Koşan meslektaşlarımdan, hayal aleminde gezinen Trabzonspor İdarecisine kadar...
Evet bir cümle ahalinin tümüne kadar hemen hemen herkes, ya gaflet ya delalet ya da hıyanet içindeydi. Ve de bu kadar şiddetin, bu denli insanlık dışı davranışların, böylesine kasıtlı yanlışların temelindeki ateşi, adaleti tecelli ettirerek giderme yerine, daha beter bir biçimde ateşe benzin dökerek alevlendiren Devlet-i Aliye’nin tepesindekilerin 2011’den beri hak ve hukuku kenara koymalarıyla sebep oldukları büyük facia...
Şimdi bunları sakın öylesine, rastgele, tesadüfen, oyunun akışı içinde gerçekleşen anlık gelişmeler ve olaylar olarak değerlendirmeye kalkmayın! Çünkü, Trabzon üzerine kurgulanan ve kurulanların senaryosu adeta bir ‘Mossad Projesi’ni andırıyor. Mossad’ın Ortadoğu’da, Türkiye için yazdığı senaryo da ortada...
Volkan Konak’ın “Trabzon, Türkiye’nin T’sidir” dediği gerçek de aynı şekilde gözler önünde göre! Hadi biz abarttık! “Mossad bu işin içinde yok” diyelim! Ammaa; böyle bir senaryoyu ancak Mossad gibiler yazar ve uygulatır! Ha yerli Mossad, ha yabancı Mossad! Hiç fark etmez...
HASTALAR DEĞİL, SAĞLAMLAR ŞİKAYETÇİ!
Trabzon’da, Kaşüstü Kanuni Hastanesi’nin şehir merkezine uzaklığından şikâyet ve söz edilmesi ile ilgili ilginç bir tespitim var. Hastaneden şikâyeti olanlar hastalar değil. Çünkü hastane her haliyle onlar için iyi bir sağlık kuruluşu. Hastaneden şikâyetçi olanlar sağlamlar! Yani hastaya ya refakat edenler ya da ziyarete gidecek olanlar. Bu gariplik bana bir atasözünü hatırlatmadı değil: “Gariptir; yükü çeken manda ses çıkarmaz da kağnı inler.”
SALAKLIK MI? DELİLİK Mİ?
Bana göre salaklık, delilikten ötedir! Çünkü salaklık, delilikten daha beterdir. O nedenledir ki; Albert Einstein’ın, “Delilik; aynı şeyi yapıp, farklı sonuçlar beklemektir” diye çok bilinen ifadesini aşağıdaki şekilde değiştiriyorum:-“ Salaklık, sürekli aynı şeyi yapmak değil, aynı şeyleri yapıp da farklı sonuç beklemektir.”