Genel Başkan adaylığı sürecinde gittiği her yerde Trabzon lobisinin kendisini karşıladığını ve sahiplendiğini kaydeden Aydın, bir soru üzerine Trabzonspor’un hak arama mücadelesinin hukuk dışında hiçbir şansının kalmadığını söyledi.
Yargıtay Kararı Onaylarsa Şampiyonluk Gelir
AYDIN, “Sayın Başbakan o işi halletti. Benim nezdimde bu mesele hukuk hariç kapanmış meseledir. Yıldırım Demirören’i federasyon başkanı yaptırdı, bu işi halletti ama bir de hukuk var. Yargıtay aşamasının ciddi takip edilmesi lazım. Bu aşamaya yoğunlaşmak lazım. Yargıtay, mahkeme kararını onaylarsa Trabzonspor’un hakkını vermemezlik kimse yapamaz” dedi.
5. Daire Başkanı Şike Davasından Çekilmeli
YARGITAY aşamasında bir çekincesinin olduğunu kaydeden Aydın, “Yargıtay 5. Daire Başkanı Fenerbahçe Kongre üyesiymiş. O oylamaya katılmaması için demokratik çağrı yapmak lazım. Yedek üyelik sistemi var. Katılmaması bir eksiklik olmaz. Şike kararıyla ilgili oylamaya katılmamalı. ‘Taraftarlığımı karıştırmam’ diyor. ‘Karıştırmam demek, karıştırma ihtimali var’ demektir” dedi.
MHP Genel Başkan adayı ve Trabzon Milletvekili Koray Aydın, kongreden sonra ilk kez geldiği Trabzon’da basınla buluşup sohbet etti ve soruları yanıtladı. Koray Aydın, mücadelesine devam edeceğini belirterek, “Ben kişisel geleceğimi yıkarak yola çıktım. Hesap kitap yaparak siyaset yapmam. Mücadelemden de vazgeçmem” dedi.
SİYASİ BİR LİDERİ BAŞARILARI
KORUMALI, KELLE AVCILARI DEĞİL
“Başarıların koruyacağı bir siyasi yapı istiyorum. Bir siyasi lideri yaptıkları korusun, başarıları korusun. Bunu istiyorum. Başarısızlık yaşayıp kendisine kelle avcıları bulup da partiye emeği geçen insanları yok eden bir yapı istemiyorum. MHP’nin parti tüzüğünü, AB normlarına uygun hale getirip örnek bir tüzük hazırlayacaktım. Arkamıza takılmalarını sağlayacak bir siyasi yapı meydana getirecektim. Ben sıra dışı bir politika hedefliyordum. Zaten benim hayatım da öyle geçti. Hep sıra dışı işler yaptım. Normal denebilecek hiçbir davranışım yok. Hep gözümü karartarak siyaset yapmışım. Gerek var mıydı diye düşünüyorum şimdi. 10 gün idare etseydim şimdi görevdeydin diyenler de var şimdi. Ama öyle değil. Ölene kadar da siyaset yapma arzusunda olan biri değilim. Böyle olduğu için daha rahat hareket ediyorum. Yaptığım işlerin de doğru olduğuna inanıyorum. MHP’nin 51 milletvekili var. 51’i de benim gibi düşünüyor. Başkanlık divanı üyeleri de dahil. Sadece gereğini yapma konusunda sıkıntı çeken bir kesim var. Bu bütün siyasi partilerde var.”
LEGAL OLMAYAN ÖRGÜTLER
BENİMLE TEMAS KURAMAZ
Aydın, “Beni Ankara’da her çevre tanıyor. Legal olmayan grupların hiçbiri benle temas kurmuyor, kuramaz. Çünkü ben kullanıma açık biri değilim. Beni kullanamazlar. Hayal bile edemezler. Söylediği ve yaptığı tariflere kesinlikle uyan bir politikacıyım. Benim sokaktan kastım halktır. Halkın arasıdır. Halkın arasında olmadan siyaset yapmanın doğru olmadığına inanıyorum. Ben bu hareketi halkın arasına girerek başardım. Uşak’ta gece yarısına kadar 600-700 kişiyle sohbet ettim. Halkın arasına karışınca benim bağımlılarım oluştu. Bazı önyargılar var. Geçmişe dönük olayların tekrar yaşanacağı kaygısı var. Bir de sokağı art niyetli olarak kullanmak isteyenler var. Ben bütün bunları bilen bir siyasetçiyim. Ben hiçbir niyet ve arzuya MHP’liyi yem etmem. Onlar o işi geçecekler. Ama meydanları da en iyi şekilde kullanacağız. Meydanlardan amacım tüm sosyal olaylarda halkın sözcülüğünü üstlenmektir. Polatlı’da traktörlerle E-5 karayolunun kenarına dizilip tarım ürünlerinin karşılığını alamayan çiftçinin sesi olmak gibi. İlk defa 2 milyon 350 bin memur ocak ayında alacağı zammı temmuz ayında aldı. Böyle bir aymazlık ve vurdumduymazlık olur mu? Bu iktidar bunu yaptı. Çıt çıkmadı Türkiye’de ya… Benim dönemimde olsaydı 100 bin kişiyle Meydan’a iner o insanların hakkını hukukunu arardım. İktidar da mecbur kalır bu parayı verirdi. Ben genel başkan olsaydım, bundan en büyük zararı AKP görecekti. Oylarında en az yüzde 10 bir azalma olacaktı. O dilim içinde AKP’ye hapsolmuş ve zenci muamelesi gören bir kitle var. Onlar orda mutsuzlar. Bu durumu içlerine sindiremiyorlar. Bir şey olup da, bir yerde toplanma özlemini onlar yaşıyor” dedi.
YARGITAY 5. DAİRE BAŞKANI ŞİKE
OYLAMASINA KATILMAMALI
“Aslında ben Trabzon’a gittiğim her yerden birçok büyük bir katkı yapıyorum. Ben gidince Trabzonspor ve Trabzon akla geliyor” diyen Koray Aydın, “Her gittiğim yörede Trabzon dernekleri beni ziyaret edip, plaket verdiler, sahiplendiler. Gittiğim yerlerde Trabzon ekolünü ve lobisini bir araya getirmiş oldum. Bu da aslında bir altyapı oluşturmadır. Trabzonspor’un hakkı meselesi kapanmış bir meselesidir. Sayın Başbakan o işi halletti. Benim nezdimde kapanmış bir meseledir. Yıldırım Demirören’i aldı, Federasyon Başkanı seçtirdi, bu işi de hallettirdi. Hukuk karar verdi, şimdi Yargıtay aşamasının takip edilmesi lazım. Bu aşamaya yoğunlaşmak lazım. Çünkü Yargıtay, mahkeme kararlarını onaylarsa Trabzonspor’un hakkını vermemek mümkün olmaz. Hukuken almış olur zaten. Federasyon kupayı vermek zorunda kalır. Çünkü hukuka karşı gelemez. Ama Yargıtay aşamasını çok iyi takip etmek gerekir. Yargıtay 5. Daire Başkanı, Fenerbahçe Kongre Üyesi. O oylamaya katılmaması için kampanya başlatmak lazım. Yedek üyelik sistemi var. Katılmaması bir eksiklik olmuyor. Kesinlikle şike kararlarıyla ilgili oylamasına katılmamalı. Gazetede açıklaması var. ‘Ben bu işe taraftarlığımı karıştırmam’ diyor. Karıştırmam demek karıştırma ihtimali var demektir” şeklinde konuştu.
HUKUK MHP KONGRESİ’NE
MÜDAHALE ETMİŞTİR
“Türkiye’nin her yerinde yapılan bütün seçimlerde MHP’nin liste delinmesiyle ilgili tüzük maddesi işletildi. Birçok ildeki kongrelerde listeler delindi. Tüzük maddesi işletildi ve gereken yapıldı” diyen Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü; “İstanbul bir istisna olmadı. 5 aday vardı. 90’a yakın isim listeleri deldi. Basına Koray Aydın tarafları listeleri deldi diye yansıdı. İlçe Seçim Kurulu talebi reddetti. Daha önce alınan kararlar olmasına rağmen böyle bir karar alındı. YSK hukukla bağdaşmayan absürt bir karar verdi. 300 tane uygulama var, sadece İstanbul örneği farklı çıktı. Hiçbir hukukçu öyle karar alamaz. Genel kuruldan böyle bir sonuç çıkmasının en önemli nedenlerinden biridir. Bir gizli el İstanbul Kongresi’ne müdahil oldu, İstanbul Kongresi’nde skandal bir karara imza atıldı. Bence bu Türkiye’de hukukun siyasallaşmasına güzel bir örnektir. Beni en çok üzen MHP gibi bir partinin iç yapısına hukukun müdahale etmesidir. Bunun hukukla izahı mümkün değildir.”
MHP DEĞİŞİMİ YAŞAYASAYDI
İKTİDARA YÜRÜYECEKTİ
“Ben ‘çıbanbaşı olmayacağım’ söylememin altında yatan ana fikir şudur. Ben bugüne kadar parti içerisinde görevde de bulundum hiç görev almadığım dönemlerde oldu. MHP’nin bende bıraktığı alt yapıya uygun olarak, kırıcı, yok edici olmadım. Her zaman partimin politikaları neyse o politikalara bağlı olarak siyasi çizgi belirledim. ‘Çıbanbaşı olmayacağım’ sözüm, ‘Bu çizgimi muhafaza edeceğim’ anlamındadır. Ama partimin yetkili organlarında yine yanlışları söyleyeceğim. Dolayısıyla her şey her zaman konuşulmaz. Partilerin iç işleri kongre zamanlarında konuşulur. Bunlar demokratiktir. Birinin bir karşı duruşu varsa orada dile getirecek. Ben onu sürekli hale getiren, bütün dönem boyunca onu gündeme getiren yapıyı çıbanbaşı olarak nitelendirdim. Dolayısıyla ben böyle bir iş yapmayacağım. Keşke bütün partilerde bu böyle olsa. Siyaset bir liderin iki dudağının arasında. ‘Bunu yaparsanız siyaset geleceğiniz yok olur’ düşüncesi ve korkusu siyaset kurumunda görev yapan herkesi kapsıyor. Ben bunu aştım. Bizim yürüttüğümüz hareket Türkiye’nin her yerinde kabul gördü. Bu ilgiyi ben bile hesap edememiştim. Bu hareketin halk tarafından benimsenmesi bizim için çok önemlidir. AK Parti, bizim yürüttüğümüz hareketle ilgili araştırmalar yaptı. Ama bunu açıklamadılar. Bu hareket onların yaptığı araştırmalarda bile yüzde 30’lara kadar çıkmıştır. Başarılı olup MHP Genel Başkanı olabilseydik, bunun inanılmaz bir halk boyutu olacaktı ve iktidara yürüyecektik. MHP bir değişim yaşayabilseydi bir toplama merkezi haline dönecekti.”
SEÇİMİ KONGRE
SALONUNDA KAYBETTİM
“Ben tabanın o muazzam sahiplenmesine karşı olarak daha çok oy alabileceğimi düşünüyordum. Biz seçimi kongre salonunda kaybettik. Kongreyi yenilgi olarak kabul ediyorum. Bunda birçok etken rol aldı. Bana oy vereceğini söyleyen 450-500 civarında açığa çıkmış, bir delege grubu oluştu ve bu kampanyanın sonuna doğru çığ gibi büyüdü. Bu açığa çıkan grup dışında da 300-350 civarında bize oy verecek olan ama bunu açık açık söyleyemeyen bir kitle vardı. Bunlar oylarını, oy verme sırasında baskı altında kalınca bize oy veremediler. Oy verme sırasında benim oy pusulam A4’tü diğeri benimkinin 4 katı küçüğüydü. Dolayısıyla kimin kime oy verdiği belli oluyordu. Yoksa benim 700’ün altında oy alma ihtimalim yüzde 0’dı. Minimum 650 idi. 650’nin altını hiç beklemiyordum. Oy verme usullerine uyulmadı. Bana sadece açığa çıkanlar oy verdi. Üçüncü adayın adaylığını sağladılar. Onun aldığı oylar da benimdi. Ama bu kongre Türkiye tarihinin en kalabalık kongresiydi. Orada en az 50 bin kişi vardı. O dışarıda olan kalabalığın yüzde 95’i iki gözü iki çeşme ağlaya ağlaya gitti. Bu partinin aslında geleceğine de ışık tutan bir tespittir. İnşallah bundan bizim partimiz de ders çıkarır.”
KİŞİSEL GELECEĞİMİ
YIKARAK YOLA ÇIKTIM
“Her yaşadığım olaydan sonra kendi hatalarımı sorgulayabilme kazanımlarımı çok iyi öğrendim. Herkes hata yapabilir. Ama önemli olan bunları görebilmek, bunları tespit edebilmek. Süreç içerisinde ben kendimi de sorgulayarak, kendi hatalarımı ortadan kaldırabilecek bir yol haritası kendime çiziyorum. Ben, hesap kitap yaparak, siyaset yapmam. Geleceğimi yıkarak bir yola çıkmışım. Meşru zeminler oluşuncaya kadar çizgimi sürdürürüm. Daha önce ne demişsem ne düşünüyorsam yine düşünüyorum. Bir şey yapmam gerekirse yine yaparım. Ben 2009 yılında imza toplayıp partiyi olağanüstü genel kurula çağırdım. Benim kongreden sonra yaşadıklarım bir siyasinin ayaklarını yerden kesecek türdendir. Ama benim ayaklarım yerde. Ben kolay kolay ayaklarımı yerden kesecek siyaset yapmam. Beni kongreden sonra arayan ‘sana oy veremedim ama ne olur vazgeçme’ diyen telefonda ağlayan üst kurul delegeleri var.”
BENİ TASFİYEYE YELTENEN
EDEN BUNUN ALTINDA KALIR
“Trabzon İl Başkanlığı’nın feshedilmesi ihtimalini yüzde ‘sıfır’ olarak görüyorum. Beni dışarıda tutarak Trabzon’da bir strateji belirlemenin doğuracağı olumsuz etkilerin altından kimse kalkamaz. Bunu Trabzon’la ilgili söylemiyorum, Türkiye geneli olarak söylüyorum. Burada olabilecek bir şeyin Türkiye genelinde yansıması inanılmaz derecede olumsuz olur. Yüz binlerce insan yazıp çiziyor. Ben artık onların gözünde sembol bir adam olmuşum. Bu kitleyi kim karşısına almak isteyebilir. Yaparsa kendine yapar. Ben gözümü karartmışım zaten.”
kaynak:günebakış