Konu döndü dolaştı Kürt sorununa geldi. Arkadaşlardan biri Kürtlerin her dönemde ayaklanma içerisinde olduklarını söyledi. Bende kendilerine Osmanlıda Kürt isyanlarının dört beş olduğunu yakın tarihimizde ise Kürt isyanlarının kırk elli civarında olduğunu söyledim. Konuyu teyit adına da yanımızda ki bilgisayarda Google amcaya sorarak konunun doğruluğunu sağlamlaştırdık. Evet Google amcada bizlere söylediğine göre Kürtlerin Osmanlıda yani yedi yüzyıllık zaman diliminde yaklaşık beş civarında yakın tarihimizde ise elli altmış yıl içerisinde ise kırk civarında bir isyanları söz konusuymuş.
Öyle ise ne oldu da Kürtler bu kadar kısa süre içerisinde bunca ayaklanmaya başvurmuşlar?!
Yaptığım incelemeler sonucunda şu Kanaatlara vardım;
Öncelikle Osmanlı bir İslam devleti. Yani Kur’an’ı ve Sünneti bir hayat nizamı olarak algılamışlar ve yaşamaya çalışmışlar. Osmanlıda Türk denildi mi Müslüman anlaşılırdı. Osmanlıda ki ırk anlayışı bugünden farklılık arz ederdi. Osmanlı döneminde yerli ve yabancılar bir kimseye ki o kimse ister Kürt ister Türk ister Çerkez ister Arnavut ve isterse Arap olsun hemen akla Müslüman gelirmiş. Türklükle Müslümanlık iç içeymiş. Bugünün Amerika’sını bu anlayışa örnek vermekte bir sakınca yoktur. Bugün Amerika’da bir kimse ister Japon ister Hindu ve isterse İngiliz olsun bir kimseye nerelisiniz diye sorsanız hemen Amerikalıyız diye söylemektedir. Kim hangi ülkenin vatandaşı olursa olsun Amerikalıyız demekten kesinlikle gocunmamaktadır.
Bu Osmanlı algısı Osmanlı Devletimiz yıkılıp yeni devletimizin kuruluşundan sonra ki inşallah kıyamete kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti çatısı altında yaşarız. Allah bu necip millete inşallah yeni bir devlet kurmayla karşı karşıya bırakmaz. Bu yakın tarihte algı değişikliği yaşadık ve o eski Türk Müslümanlık hamuru bozulup ciddi bir ırkçılık yani Türkçülük ideolojisi taassubu diriltilmeye çalışıldı. O Çanakkale ruhu gitti yerini kafatasçılığa bıraktı. Kürtler bilerek yada bilmeyerek bir isyana teşvik edilmiş oldu. Aslında bu ideoloji hayata geçirilirken devlet adamlarımızın aklı başında mı değil mi bilemeyeceğim. Çünkü bir devlet adamı ileri görüşlülüğüyle bu basit gibi duran sorunun bugünlerde buralara geleceğini bilmeliydi.
Bu basit gibi duran ama aslında ileride büyük sorunlar yumağı haline gelen bu sorun ileriki yıllarda çok uluslu sömürgeci devletlerin yani İngiltere, Almanya, Amerika, Rusya ve İsrail’in milli menfaatleri örtüşünce bu sorun ilerleyen zamanlarda içerisinden çıkılmaz haller almaya başlamıştır. Bu sömürgeci devletler kendi menfaatleri Türkiye’nin zayıflatılması ve o eski söz dinleyen ülke olması istendiğinden bu çok uluslu devletler açıktan bu sorunu kaşımaya başlamışlardır.
Bugünlerde Kürt sorununu sadece kendilerinin çözebileceğini iddia eden sömürgeci devletlerin kuklası PKK ortaya çıktı. Bu kukla ve derin yapı yaklaşık otuz yıldan beri ülkemizde Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgemizde alttan alttan isyanlar çıkartarak ülkemizde ki huzur ve birliği bozmaya çalışmaktadır. PKK denilen derin yapı her türlü silahı istihbarat desteğini açıktan olarak bu çok uluslu sömürgeci devletlerden almaktadır. Bu çok uluslu devletler bu ne idiğü belirsiz PKK üzerinden ülkemize ayar vermeye çalışmaktadır. Aslında şu anda ülkemiz tüm emperyalist sömürgeci ülkelere karşı yani başta İngiltere, Amerika, Rusya ve İsrail’e karşı bir savaş vermektedir.
Kürtlerin bu ne ayak olduğunu kavrayamadığımız PKK’YA karşı sempatisini ortadan kaldırmak için anlayabildiğim kadarıyla yeniden Çanakkale ruhuna yani Türk Kürt kardeşliğine geri dönmeliyiz. Yoksa daha çok Kürt ve Türk vatana düşmeye devam edecektir…
Nizamettin BEKAR/TRABZON