Konu genel hatlarıyla bizlerin hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü insan denilen varlık yaratılış itibariyle konuşmak üzere yaratılmıştır. İnsan varlığı iki üç yaşına geldiğinde doğuştan gelen bir yetenekle derme çatma olarak konuşmaya başlar. Beş on yaşlarında da doğru cümleler kurmaya başlar. Güzel dinimiz İslam bu noktada sözü söylerken bazı kurallara uyulmasını arzu etmektedir. Yazım bundan sonra bu uyulması gereken kuralları yazım boyutlarında derlenmesi olacaktır.
Öncelikle güzel dinimiz İslam dil hastalıkları olan gıybet dedikodu , iftira ve sui zan gibi hastalıklardan uzak durulmasını öncelemektedir. Bu hastalıkları kısaca açmak isterim. Gıybet; İnsanın arkadan çekiştirilmesidir. Bir kişi kendisinde olan bir özelliğinden dolayı başka kimseler tarafından arkadan çekiştirilmekteyse bu gıybet olarak değerlendirilmektedir. Örnek verecek olursak bir kişide diyelim ki idrar kaçırma var. Bu durum diğer Müslümanlar tarafından arkadan konuşulup gülünülüyorsa bu durum gıybet olarak değerlendirilmektedir. İftira; Bir Müslümanda olmayan bir vasıfla arkadan konuşuluyorsa bu durum iftira olarak değerlendirilmektedir. Örnek verecek olursak şu örnek çok yerinde olacaktır. Diyelim ki Allah muhafaza iffet sahibi temiz bir Müslüman kadına zina suçlaması yapılması tam bir iftiradır. Sui zan; Bir Müslümanın hakkında kötü düşünmeye denilir. Bir örnek verecek olursak çok yerinde olacaktır. Bir orta geçimliğe sahip Müslüman bir araba bindiğinde bu Müslüman için bu arabanın parasını alavere dalavere yaparak almıştır demek tam bir sui zandır.
Yukarıda özetlediğim dil afetleri Kuran ve sünnette yasaklanmıştır. Gıybetle ilgili Rabbimiz Kuranında bakınız ne buyurmaktadır.” Ey Müminler! Birbirinizi gıybet etmeyiniz…!” Bu ayetin devamında gıybet Müslüman kardeşinin etinin yenmesiyle eş tutulmaktadır. İftiraya bakarsak iftirayla ilgi Peygamberimiz bakınız ne buyurmaktadır?! “ Ateşin odunu yediği gibi iftirada ibadetleri yer.” Buyurmaktadır. Sui zanla ilgili olarak Peygamberimizden şöyle bir hadis nakledilir; Peygamberimiz bir akşam üstü annemiz eşi Hz. Aişeyle evlerine doğru giderken arkadaşlarından biri uzaktan geçerken Peygamberimize selam verir. Peygamberimiz selamını aldıktan sonra bir müddet gittikten sonra sui zanna sebep olmamak için yani Peygamberimizin yanındaki kadın da kimdir denilmemesi için bu sahabesini çağırıp yanında ki kadının eşi Hz. Aişe olduğunu söylemiştir.”
Şu hiçbir zaman unutulmaması lazım gelmektedir ki bir insan ne konuştuğuna dikkat etmesi lazım gelmektedir. Kuran da Rabbimiz bakınız iki ayette ne buyurmaktadır; Müminun Süresi 3. Ayette;” O Müminlerin diğer bir özellikleri de boş faidesiz sözden uzak olmalarıdır.” Diğer bir ayette de Rabbimiz konuştuğumuz her şey ergenlikten sonra kayıt altına alındığını açık olarak bizlere ifade etmiştir. Bakınız Kaf Süresi 18. Ayette Rabbimiz ne buyurmaktadır. “ Kaf Süresi 3. Ayet; “ Söylenilmiş bir söz yoktur ki o sözün yanında o sözü kayıt altına alana bir gözetleyici olmasın.” Bu ayet açık olarak bizlere ifade etmektedir ki ergenlikten sonra söylenilen her kelam kayıt altına alınmaktadır. Peygamberimizde Hz. Muaz dan gelen bir rivayette bakınız ne buyurmaktadır;” Ya hayır söyle yada sus…”
Konuşmalarımız ya hayır olsun yada susalım… Nizamettin BEKAR/TRABZON