Bu başlık “cuk” diye yerli yerine oturduğu izlenimi verse de; Trabzonspor’da asıl “doğrularla yüzleşme zamanı” çoktan geldi de geçiyor bile… Bizim korkumuz Muharrem Usta ve yönetiminin doğrularla yüzleşme konusunda gecikmeli bir tavır sergileyeceği yönündeydi. Zira propaganda sürecinde toplumun duygularına yönelik hamasi yaklaşımlar sergilenmiş, pahalı tercihlerin arkasından gidileceği imajı oluşturulmuştu! Gerçi bir yandan bu manifestoyu yayınlayıp, diğer yandan benzer hamlelerin ipuçları verilmeye devam edilse de bizce Trabzonspor’dan önce, içine girdikten sonra asıl yönetimin kendisi gerçeklerle yüzleşti!
Şimdi camiayı bu yöne çekme konusunda gayet içerisinde olacaklarının mesajını vermeleri, doğrusu kulübün geleceği açısından umut verici. Yeter ki icraatlar da o yönde olsun…
Yönetimin 10 maddelik hareket planını aslında 4-5 başlıkta toplamak mümkün. Personel politikası, kadro yapılanması, teknik adam tercihi, 1461 Trabzon’un geleceği ve stadyumla sponsorluk adımları… Ha unutmadan bir de anayasa meselesi var!.
Yeri gelmişken hatırlatalım…
Trabzonspor’un Anayasası 1974-1984 yılları arasında yazıldı. Yönetenlere düşen bu anayasaya uygun adımlar atarak, kulübü macera sürecinden kurtarıp, kendi gerçekleriyle buluşturmak olmalıdır…
Tespit elbette önemli ve işin ilk adımı ancak uygulama safhası öyle çok kolay değil. Belli ki bugünkü yönetim, ilke ve kararlılık etrafında buluşmuş bir bütünlük kadrosu olmaktan çok, bol transferli, toplama takım görüntüsü veriyor. Mutlaka zaman içerisinde taşlar yerine oturacaktır. Ancak yönetim olmanın birinci şartı “içerde tartışan, dışarıda savunan” felsefesine uygun davranmaktır.
“Fikirlerin çarpışmasından hakikatler doğsa” da, bu noktada kantarın topuzu kaçarsa, yazılan 10 madde resmi sitenin sayfaları arasında öylece kalır ve zamanla kaybolur gider… Eğer Trabzonspor’un çözümü acı reçete ise, topluma iyi anlatılmalı ama her şeyden önemlisi yönetim söylemiyle çelişir hamleler içerisine girmemelidir.