Polifag yapısı nedeniyle klasik mücadele yöntemlerinin yetersiz kalması, zararlının kontrolünü yalnızca tarımsal değil aynı zamanda çevresel ve sosyoekonomik bir krize dönüştürmüştür. Türkiye’de özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde artan popülasyon yoğunluğu, zararlının sınır ötesi hareketliliği ve iklim değişikliğine bağlı adaptasyon yeteneği, merkezi bir koordinasyon mekanizmasını zorunlu kılmaktadır. Bu çalışmada, Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi’nin ilgili kurumlara yaptığı başvuru temel alınarak, kahverengi kokarcanın afet boyutunda değerlendirilmesi gerektiği ve ulusal düzeyde kurumsal eşgüdümle yönetilmesinin önemi tartışılmıştır.
Kahverengi kokarca (Halyomorphahalys), ilk olarak 2017 yılında Türkiye’de tespit edilmiş olup, kısa sürede başta Trabzon, Rize, Artvin ve Giresun olmak üzere Doğu Karadeniz illerinde yayılım göstermiştir. Zararlının polifag (çok konukçulu) yapısı, fındık, mısır, elma, armut, domates, mavi yemiş gibi 300’ü aşkın bitki türünde beslenebilme yeteneğini ortaya koymaktadır. Bu durum, ekonomik ürünlerde doğrudan kalite ve verim kayıplarına neden olmakta, dolaylı olarak da üretici gelirini ve gıda güvenliğini tehdit etmektedir.
POLİFAG YAPI VE KLASİK MÜCADELE YÖNTEMLERİNİN YETERSİZLİĞİ
Kahverengi kokarcanın biyolojisi ve davranış özellikleri, klasik kimyasal mücadele yöntemlerinin etkinliğini azaltmaktadır. Zararlının:Geniş konukçu yelpazesi, Yüksek üreme kapasitesi, Uçucu özelliği ve barınak seçiciliği, Mevsimsel göç davranışı. gibi özellikleri, mücadeleyi hem teknik hem de lojistik açıdan zorlaştırmaktadır. Kimyasal mücadele, çevresel sürdürülebilirlik açısından da risk oluşturmakta; biyolojik ve entegre mücadele yaklaşımlarının ön plana çıkarılmasını zorunlu kılmaktadır.
BÖLGESEL ETKİDEN ULUSAL KRİZE: KURUMSAL KOORDİNASYON GEREKLİLİĞİ
Zararlının hızlı yayılımı, artık bölgesel bir sorun olmaktan çıkmış ve ulusal düzeyde bir “tarımsal afet” niteliği kazanmıştır. Bu çerçevede, Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi olarak yapılan değerlendirmede: Kahverengi kokarcanın ekonomik, ekolojik ve sosyal etkilerinin “afet boyutuna ulaştığı”, “ Mevcut kurumlar arası koordinasyonun yetersiz kaldığı, Mücadele faaliyetlerinin IRAP (İl Risk Azaltma Planı) kapsamına alınması gerektiği, Tarım ve Orman Bakanlığı, Üniversiteler, Araştırma Kuruluşları ve Meslek Odalarının eşgüdüm içinde çalışması gerektiği vurgulanmıştır. Bu gerekçelerle, konunun Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ve Trabzon İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü nezdinde değerlendirilmesi amacıyla resmi yazı ile bildirim yapılmıştır.
Bu bağlamda; Kahverengi kokarcanın yönetimi, klasik zararlı mücadelesinden öte, risk temelli ve kurumsal koordinasyona dayalı bir kriz yönetimi anlayışı gerektirmektedir. Bu kapsamda önerilen başlıca adımlar şunlardır: Ulusal Kahverengi Kokarca Eylem Planı oluşturulmalı; IRAP ve ulusal afet stratejileriyle entegre edilmelidir. Erken Uyarı ve İzleme Sistemleri (feromon tuzak ağları, dijital haritalama vb.) kurulmalıdır. Biyolojik Mücadele Programları, yerli doğal düşman türleriyle desteklenmelidir. Çiftçi Eğitimi ve Halk Bilgilendirmesi kampanyaları düzenlenmeli, yanlış kimyasal uygulamaların önüne geçilmelidir. Kurumsal Eşgüdüm Mekanizması:Tarım ve Orman Bakanlığı, AFAD, Belediyeler, Üniversiteler ve Ziraat Mühendisleri Odası arasında sürekli veri paylaşımı ve ortak eylem protokolleri tesis edilmelidir.
Kahverengi kokarca istilası, yalnızca tarımsal bir tehdit değil; çevresel dengeleri, üretici gelirini ve toplum sağlığını etkileyen çok boyutlu bir krizdir. Bu nedenle zararlının kontrolü, bilim temelli, kurumsal koordinasyonla yürütülen, sürdürülebilir bir afet yönetimi yaklaşımıyla ele alınmalıdır.
Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi’nin konuya ilişkin girişimi, bu sürecin ulusal düzeyde yeniden yapılandırılması adına önemli bir farkındalık oluşturmuştur.
Cemil PEHLEVAN
ŞUBE BAŞKANI