Büyükelçilerden bunları kendi ülkelerinde de anlatmalarını isteyen Davutoğlu, uluslararası medyanın Türkiye'nin takip ettiği bu insancıl politikayı görmeyip, Türkiye'yi ağır ithamlarla suçlama cüretine yönelebildiklerini söyledi.
Empati yaparak, her bir Iraklı ve Suriyelinin acısını yüreğinde hissettiğini anlatan Davutoğlu, "Nasıl propaganda yapılırsa yapılsın bizler hiçbir zaman kapımıza gelen mazlumlara kapıyı kapatmayacağız. Bedeli ne olursa olsun ve karşılığında ne tür zorluklarla karşılaşırsak karşılaşalım bu onurlu katkıyı, desteği vermeye devam edeceğiz" dedi.
"Barış bir içinde insanlık için çalışmalıyız"
Suriye'nin 5 ramazandır huzur içerisinde olmadığını, Ukrayna'da da insanların uzun zamandır barış ortamında birlikte yaşama imkanından uzak olduklarına dikkati çeken Davutoğlu, "Hhepimiz her şeyden önce etnik, dini, mezhebi kimliklerimizin ötesinde insan olarak hep beraber bir muhasebe yapmak, yılda bir kez ramazanda bu muhasebeyle bir sonraki yılda daha acısız bir dünya daha barış içinde bir insanlık alemi kurmak için birlikte çalışmanın yollarına bakmalıyız" diye konuştu.
"Seçimler Türkiye'nin gücünü ortaya koydu"
7 Haziran seçimleri dolayısıyla birçok spekülasyon yapılabileceğini ve senaryo yazılabileceğini aktaran Davutoğlu, "7 Haziran seçimleri, Türkiye'nin zaafını değil gücünü göstermiştir. 7 Haziran seçimleri bu ülkede yerleşik siyasi sistem anlamında demokrasinin ne kadar sağlam temellere oturduğunu göstermiştir" ifadesini kullandı. Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Bir tarafta Mısır, bir tarafta Türkiye. Bir tarafta demokrasinin taçlandığı ülke, değer tarafta çevre ülkelerde yaşanan zulümler ya da Suriye'de yaşanan benzeri olaylar. Demokrasi bizim için vazgeçilmez ilkedir. İnsan onuru ve özgürlükleri Türkiye'nin hiçbir zaman fedakarlık yapmayacağı temel hususlardır. 7 Haziran bizim gücümüzdür. Çünkü Avrupa'da dahi bütün bu kritik süreçlerde hiçbir ülkede yüzde 87 seçime katılım oranı yakalanmamıştır. Yüzde 50 yakalandığında büyük başarı addedilir. Türkiye'de 7 Haziran'da seçime katılım oranı yüzde 87'dir. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde temsil de yüzde 95 civarındadır. Yani yüzde 87'nin katıldığı bir seçimde yüzde 95 nispetinde bir temsil yakalanmıştır. Bunun için dünyanın hiçbir yerinde belki de bugün Türkiye'de olduğu kadar güçlü bir demokrasi, temsil kabiliyeti yüksek bir demokrasi yoktur. Onun gerçekleşmesine katkıda bulunmak AK Parti olarak bizim onur duyduğumuz bir husustur. Evet yüzde 41 oy oranıyla Türkiye'nin en büyük partisi olduğu bir kez daha tescil edildi. En yakın ikinci partiye yüzde 16 farkla. Evet belki tek başımıza hükümet kurma imkanı bulunmadık ama şunu gururla geleceğe mesaj olarak haykırıyoruz ki eğer bugün bu kadar temsil kabiliyeti yüksek bir meclis, bu kadar yüksek katılımlı bir seçim gerçekleşmişse bu AK Parti'nin bu ülkede sağladığı istikrar ve özgürlükler sayesinde gerçekleşmiştir. İşte bununla gurur duyuyoruz."
Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Bir tarafta Mısır, bir tarafta Türkiye. Bir tarafta demokrasinin taçlandığı ülke, değer tarafta çevre ülkelerde yaşanan zulümler ya da Suriye'de yaşanan benzeri olaylar. Demokrasi bizim için vazgeçilmez ilkedir. İnsan onuru ve özgürlükleri Türkiye'nin hiçbir zaman fedakarlık yapmayacağı temel hususlardır. 7 Haziran bizim gücümüzdür. Çünkü Avrupa'da dahi bütün bu kritik süreçlerde hiçbir ülkede yüzde 87 seçime katılım oranı yakalanmamıştır. Yüzde 50 yakalandığında büyük başarı addedilir. Türkiye'de 7 Haziran'da seçime katılım oranı yüzde 87'dir. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde temsil de yüzde 95 civarındadır. Yani yüzde 87'nin katıldığı bir seçimde yüzde 95 nispetinde bir temsil yakalanmıştır. Bunun için dünyanın hiçbir yerinde belki de bugün Türkiye'de olduğu kadar güçlü bir demokrasi, temsil kabiliyeti yüksek bir demokrasi yoktur. Onun gerçekleşmesine katkıda bulunmak AK Parti olarak bizim onur duyduğumuz bir husustur. Evet yüzde 41 oy oranıyla Türkiye'nin en büyük partisi olduğu bir kez daha tescil edildi. En yakın ikinci partiye yüzde 16 farkla. Evet belki tek başımıza hükümet kurma imkanı bulunmadık ama şunu gururla geleceğe mesaj olarak haykırıyoruz ki eğer bugün bu kadar temsil kabiliyeti yüksek bir meclis, bu kadar yüksek katılımlı bir seçim gerçekleşmişse bu AK Parti'nin bu ülkede sağladığı istikrar ve özgürlükler sayesinde gerçekleşmiştir. İşte bununla gurur duyuyoruz."
TBMM Başkanlığı seçimine değinen Davutoğlu, "TBMM Başkanlık seçimleri şunu gösterdi: Eğer bir taraf ki muhalefet partileri 7 Haziran'dan sonra maalesef böyle bir yol içine girdiler, sanki seçimleri onlar kazanmış gibi, sanki yüzde 41 oy alan biz değilmişiz de ana muhalefet partisiymiş gibi, ana muhalefet partisi lideri Sayın Kılıçdaroğlu, herkese Başbakanlık dağıtmaya, bir kısmını kendi alıp, bir kısmını 'şu kadar yıl başkası yapsın' diyerek teklifler içinde Başbakanlığı kendisi takdir etmeye yöneldi. Bunlar doğru tavırlar değil" görüşünü dile getirdi.
Kılıçdaroğlu'nun bütün herkesin oyunu toplayarak yüzde 60'lık bir bloktan bahsettiğini belirten Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bizim de yüzde 1 oy oranımızı alıp, kendisine yazarak tabi, yüzde 41'i unuttuğu için. Bugünkü TBMM'deki tablo gösterdi ki Türkiye'de blok siyaseti bitmiştir. Kim bloktan bahsederse 'şu blok şu bloka karşı, şu blok şu partiye karşı, şu kutup şuna karşı' derse kaybeder. Türkiye'de artık ilke siyaseti vardır. Biz Meclis Başkanlığını ilkeli davrandığımız için kazandık yoksa 258 sayısıyla tek başına Meclis Başkanlığını alamayabilirdik. Eğer bu korku ve tereddütle yanlış yollara tevessül etseydik alamazdık da ama 258 oy sabit bir kararlılıkla yoluna devam etti ve karşı blok iddialarında bulunanlar, bu iddialarının çok kısa bir sürede çökmüş olduğunu gördüler.
Şimdi de biz kendilerine gittiğimizde bütün açık yüreklilikle gideceğiz, zihnimiz açık olacak, yüreğimiz, gönlümüz açık olacak, dilimiz uzlaşmacı bir dil olacak. Hep beraber bir yeni hükümet oluşumu için gayret sarf edeceğiz. Ümit ederim bir daha kimse bu ülkede bloktan bahsetmez, kimse kapıları kapatıp daha seçimin ilk gecesinden 'biz bu oyunda yokuz' demez. Bunu diyen kim olursa olsun kendisini siyaset alanının dışına iter, Türkiye'de de kaos hesabı yapanların ekmeğine yağ sürmüş olur. Hepimiz aynı geminin içindeyiz, hepimiz bu oyunun bir parçası olmak durumundayız."
"HDP yetkililerine çağrıda bulunuyorum"
Davutoğlu, "Yine ümit ederim ki bir parti yüzde 13'ü yakaladığı için dünyada neredeyse büyük bir zafer kazanmış iddiasındaki HDP ve temsilcileri gelirler ve silahla demokrasi arasında net bir tercih yaparlar" diyerek, şunları kaydetti:
"Şiddet ile barış arasında net bir tercih yaparlar. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir demokratik ülkede, hatta demokrasinin yeterince yerleşmediği ülkelerde dahi kimse silah ile özgürlüklerin aynı anda olacağı iddiasında bulunamaz. Şimdi sınav vaktidir. Bütün HDP yetkililerine, içlerinde değişik siyasi görüşler, ideolojik yaklaşımlar olduğunu da bildiğim için o gruba sesleniyorum: İçlerinde akademisyenler var, akademik hayatta barış etrafında dersler vermiş olanlar var, kimilerini de tanıyorum. Bu ramazan günü artık çıkıp demeliler ki buradan da çağrıda bulunuyorum. Bu Meclis Başkanlığı seçiminden sonra çıkıp demeliler ki 'Artık silahları toprağa değil, yere değil, magmaya gömelim de bir daha bu ülkede silahlı bir mücadeleden ya da silahla bir şeylerin elde edilebileceği kültüründen uzak duralım.
Bazı uluslararası çevrelerin, bazı dost ülkelerin dahi bu partinin başarısı için birtakım yorumlarda bulunduklarını biliyorum ama şimdi bütün uluslararası toplumun da Türkiye'deki bütün siyasi aktörlere, çevrelere aynı çağrıda bulunması gerektiğini vurgulamak isterim. Ya terör ya demokrasi, ya silah ya barış, bu çerçevede ana muhalefet partisine çağrımız açıktır, birlikte her türlü konuyu konuşmaya hazırız. MHP'ye de aynı şekilde bu görüşmelerde her türlü ihtimale açık olmaları çağrısında bulunuyoruz ve yükselen bir tansiyon, siyasi gerilim içinde değil, ülkenin geleceğiyle ilgili sakin ve suhuletli bir çözüm için düşünme vaktinin geldiğini söylüyoruz. HDP'ye ise çağrımız daha net, özgürlükler konusunda tutumları açık olmalı. Terör faaliyetlerine karşı da net bir tavır sergileyebilmelidirler."